English Turkish
ATTENDED BEFORE COURT : English Turkish
mahkeme önüne çıktı, mahkemede hazır bulundu
ATTENDED SCHOOL : English Turkish
okula gitti, okulda bulundu, okula devam etti, okudu
ATTENDEE : English Turkish
n. katılan, devam eden, hazır bulunan, belirli bir etkinliğe katılan kimse, belirli bir zamanda veya yerde hazır bulunan kimse
ATTENDER : English Turkish
n. eşlik eden, hizmet eden, yardım eden, servis yapan
ATTENDING : English Turkish
adj. katılma, hazır bulunma, mevcut olma, bulunma; bakma, ilgilenme, hizmet etme
ATTENTION : English Turkish
interj. dikkat, hazırol
ATTENTION : English Turkish
n. dikkat, ilgi, bakım, özen, aldırış, ilgilenme, kur, iltifat, itina
ATTENTION DEFICIT DISORDER : English Turkish
n. dikkat eksikliği bozukluğu, uyarıcı işlemedeki zorluğun bir sonucu olarak davranış kontrolünü sağlayamama, dikkat eksikliği ve bazen de hiperaktivite (çoğunlukla çocuklarda görülen) ile nitelenen sinirsel bozukluk, ADD
ATTENTION DEFICIT HYPERACTIVITY DISORDER : English Turkish
n. dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, ADHD, dikkat eksikliği ve hiperaktivite özelliği olan hastalık (genellikle çocuklarda rastlanır), hiperkinezi
ATTENTIONS : English Turkish
n. kibarlık, nezaket, yiğitlik, yüreklilik, düşünceli davranma işi
ATTENTIVE : English Turkish
adj. dikkatli, özenli, nazik, kibar
ATTENTIVE EAR : English Turkish
dikkat kesilen kulak, iyi dinleyici, tüm dikkatle dinleyen
ATTENTIVELY : English Turkish
adv. dikkatlice, dikkatle
ATTENTIVENESS : English Turkish
n. dikkat
ATTENUATE : English Turkish
adj. ince, seyreltik, azalmış
ATTENUATE : English Turkish
v. inceltmek, seyreltmek, hafifletmek, azaltmak, kısmak, değerini düşürmek, söndürmek
ATTENUATED : English Turkish
adj. inceltilmiş, seyreltilmiş; sivriltilmiş, konikleştirilmiş; azaltılmış; zayıflatılmış
ATTENUATING : English Turkish
adj. inceltilen, incelen, seyreltilen, seyrelen; sivrilen, konikleştirilen, konikleşen; azaltılan, azalan; zayıflatılan, zayıflayan
ATTENUATING CIRCUMSTANCES : English Turkish
ir durumu daha zayıf hale getiren koşullar
ATTENUATION : English Turkish
n. inceltme, azaltma, kısma, söndürme, azalma, zayıflama
ATTENUATOR : English Turkish
n. azaltan, düşüren, bir elektrik sinyalinin genliğini düşüren aygıt (Elektronik)
ATTEST : English Turkish
v. ispat etmek, kanıtlamak, onaylamak, doğrulamak, beyan etmek, iddia etmek, yemin ettirmek
ATTEST TO : English Turkish
v. kanıtı olmak, kanıtlamak
ATTESTABLE : English Turkish
adj. doğrulanabilir, onaylanabilir, teyit edilebilir, tasdik edilebilir
ATTESTANT : English Turkish
n. doğrulayan, onaylayan kimse, teyit eden kimse, tasdik eden kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani