Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PLACEMAN : English Turkish

n. atanan görevli

PLACEMENT : English Turkish

n. yerleştirme, koyma, yatırma (para), atama, sipariş verme, ısmarlama, sıralama

PLACENTA : English Turkish

n. plasenta, eş, etene

PLACER : English Turkish

n. alüvyon, nehrin taşıdığı madenler, nehirden elekle çıkarılan altın

PLACER GOLD : English Turkish

n. nehirden elekle çıkarılan altın

PLACER MINING : English Turkish

n. nehirden eleyerek altın elde etme

PLACET : English Turkish

n. kabul [lat.]

PLACID : English Turkish

adj. sakin, durgun, kendi halinde

PLACIDITY : English Turkish

n. sükunet, durgunluk

PLACIDO DOMINGO : English Turkish

n. (1941 doğumlu) İspanyol opera şarkıcısı

PLACKET : English Turkish

n. etek cebi, etek fermuar yeri

PLAFOND : English Turkish

n. resimli tavan, tavan, tavan fiyat

PLAGE : English Turkish

n. plaj, kumsal

PLAGIARISM : English Turkish

n. eser hırsızlığı, intihal

PLAGIARIST : English Turkish

n. eser hırsızı

PLAGIARIZE : English Turkish

v. çalıntı yapmak, eser hırsızlığı yapmak, izinsiz alıntı yapmak (eser)

PLAGIARY : English Turkish

n. eser hırsızlığı, izinsiz alıntı yapma, çalıntı yapma

PLAGUE : English Turkish

n. veba, belâ, felâket, dert

PLAGUE : English Turkish

v. belâ olmak, belâsını vermek, bezdirmek, cezalandırmak

PLAGUE SMB.'S LIFE OUT : English Turkish

v. başının etini yemek

PLAGUE SPOT : English Turkish

veba lekesi, vebalı bölge, sorunlu bölge

PLAGUESOME : English Turkish

adj. rahatsız edici, belalı

PLAGUILY : English Turkish

adv. belâlı olarak

PLAGUY : English Turkish

adj. baş belâsı olan, belâlı

PLAICE : English Turkish

n. yaldızlı pisibalığı