Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

PLAID : English Turkish

adj. ekoseli, kareli

PLAID : English Turkish

n. ekoseli kumaş, kareli kumaş

PLAIN : English Turkish

n. düzlük, ova

PLAIN : English Turkish

adj. sade, süssüz, yalın, düz, desensiz, gösterişsiz, çirkin, açık, net, dürüst, su katılmamış, engebesiz

PLAIN : English Turkish

adv. sade bir biçimde, yalın bir dille

PLAIN CHOCOLATE : English Turkish

n. sade çikolata

PLAIN CLOTHES : English Turkish

sivil kıyafet

PLAIN CLOTHES MAN : English Turkish

sivil polis

PLAIN DEALING : English Turkish

dürüst davranış, dürüst iş

PLAIN FOLLY : English Turkish

n. su katılmamış aptallık

PLAIN KNITTING : English Turkish

n. düz örgü

PLAIN OLD TELEPHONE SERVICE : English Turkish

asit eski telefon servisi, POTS, düzenli telefon hizmeti, yavaş ve basit telefon hizmeti (cep telefonu ve kablosuz iletişimin zıttı olarak)

PLAIN PAPER : English Turkish

n. çizgisiz kâğıt

PLAIN SAILING : English Turkish

tereyağından kıl çeker gibi iş, basit iş

PLAIN SEWING : English Turkish

n. düz dikiş

PLAIN SPOKEN : English Turkish

adj. dobra dobra konuşan

PLAIN TALK : English Turkish

açık konuşma

PLAINFIELD : English Turkish

n. ABD'nin çeşitli eyaletlerinde bazı şehirlerin ismi

PLAINLY : English Turkish

adv. açıkça

PLAINNESS : English Turkish

n. sadelik, yalınlık, gösterişsizlik, açıklık, düzlük, çirkinlik

PLAINS : English Turkish

n. ovalar, düzlükler, çayırlar, otlaklar

PLAINSMAN : English Turkish

n. ovalı

PLAINSPOKEN : English Turkish

adj. açık sözlü, dobra dobra konuğan, lafını sakınmayan, patavatsız

PLAINT : English Turkish

n. yakınma, şikâyet, suçlama

PLAINTIFF : English Turkish

n. davacı, şikâyetçi