Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PREJUDICED : English Turkish

adj. önyargılı, peşin hükümlü, taraflı, etki altında kalmış

PREJUDICIAL : English Turkish

adj. zararlı, sakıncalı, önyargılı

PRELACY : English Turkish

n. piskoposluk, piskoposlar

PRELATE : English Turkish

n. yüksek rütbeli papaz, başrahip

PRELECT : English Turkish

v. konferans vermek, ders vermek

PRELECTION : English Turkish

n. konferans verme, ders verme

PRELECTOR : English Turkish

n. konferansçı, hoca (üniv.), öğretim görevlisi, okutman

PRELIM : English Turkish

n. yeterlik sınavı, ön sınav, ön muayene

PRELIMINARY : English Turkish

n. başlangıç, ön hazırlık, ön duruşma

PRELIMINARY : English Turkish

adj. ön, ilk, başlangıç

PRELIMINARY EXAMINATION : English Turkish

yeterlik sınavı, ön sınav, ön muayene

PRELIMINARY HEARING : English Turkish

ön soruşturma

PRELIMS : English Turkish

n. başlık

PRELUDE : English Turkish

n. prelüd, giriş müziği, başlangıç, giriş

PRELUDE : English Turkish

v. prelüd çalmak, giriş yapmak, başlangıç yapmak

PREMARITAL : English Turkish

adj. evlilik öncesi

PREMATURE : English Turkish

adj. prematüre, erken, zamanından önce, vakitsiz, mevsimsiz, erken doğmuş

PREMATURE BABY : English Turkish

önce doğmuş çocuk, vaktinden önce doğmuş çocuk

PREMATURE BIRTH : English Turkish

n. erken doğum

PREMATURENESS : English Turkish

n. erken oluşma, zamanından önce olma

PREMATURITY : English Turkish

n. erken oluşma, zamanından önce olma

PREMEDICAL : English Turkish

adj. tıp öğrenimi öncesi, tıp eğitimine hazırlık

PREMEDIEVAL : English Turkish

adj. ortaçağ öncesine ait

PREMEDITATE : English Turkish

v. önceden düşünmek, tasarlamak, planlamak

PREMEDITATED MURDER : English Turkish

taammüden cinayet, plânlanmış cinayet, kasıtlı cinayet