Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PROVE : English Turkish

v. göstermek, kanıtlamak, ispat etmek, denemek, sınamak, ispatlamak, tecrübe etmek, çıkmak, ortaya koymak, sağlamasını yapmak, anlaşılmak

PROVE ONESELF : English Turkish

kendini kanıtlamak, kendini denemek

PROVE SMB. RIGHT : English Turkish

v. haklı çıkarmak

PROVE UP TO THE HILT : English Turkish

v. açıkça ispatlamak

PROVEN : English Turkish

adj. kanıtlanmış, suçu ispatlanmış, denenmiş

PROVENANCE : English Turkish

n. kaynak, köken, asıl, menşe

PROVENCAL : English Turkish

adj. Provence (Fransa'da bir bölge) veya O'nun toplumu yada O'nun kültürü ile alakalı

PROVENCAL : English Turkish

n. Provence'de konuşulan Fransızca lehçesi; Occitan, bir zamanlar Fransa'da yaygın olarak konuşulan dil

PROVENCAL : English Turkish

n. Provence'de (Fransa'da bir bölge) ikamet eden kimse

PROVENCE : English Turkish

n. Fransa'nın güneyinde Akdeniz kıyısında bir bölge

PROVENDER : English Turkish

n. yem, hayvan yemi, yiyecek (alay)

PROVERB : English Turkish

n. atasözü

PROVERBIAL : English Turkish

adj. atasözü olmuş, atasözü gibi, meşhur, bilinen

PROVERBS : English Turkish

n. Atasözleri, İncil, Eski Ahit

PROVIDE : English Turkish

v. sağlamak, karşılamak, temin etmek, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak

PROVIDE AGAINST : English Turkish

önlem almak, tedbir almak

PROVIDE FOR : English Turkish

ihtiyaçlarını karşılamak, gereksinimini sağlamak

PROVIDE WITH : English Turkish

v. sağlamak, temin etmek, bulmak

PROVIDED THAT : English Turkish

şartıyla, koşulu ile, eğer

PROVIDENCE : English Turkish

n. hazırlık, ihtiyat, tedbir, tutum, tasarruf, allah'ın takdiri, kader, takdiri ilâhi

PROVIDENT : English Turkish

adj. hazırlıklı, ihtiyatlı, tutumlu, tasarruf

PROVIDENTIAL : English Turkish

adj. allah'tan olan, hızır gibi yetişen, kısmetli, şanslı

PROVIDENTIALLY : English Turkish

adv. allah'tan, hızır gibi, kısmetli bir biçimde

PROVIDENTLY : English Turkish

adv. hazırlıklı olarak, tedbirli şekilde, tutumlu olarak, idare ederek

PROVIDER : English Turkish

n. sağlayan, karşılayan kimse, bakan kimse, geçindiren kimse