Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PROVIDING : English Turkish

conj. şartıyla, koşulu ile, eğer

PROVIDING : English Turkish

n. sağlama

PROVIDING THAT : English Turkish

şartıyla, koşulu ile, eğer

PROVINCE : English Turkish

n. il, vilâyet, uzmanlık alanı, uzmanlık dalı, branş, iş sahası, yetki sahası

PROVINCE OF VERCELLI : English Turkish

n. Vercelli vilayeti, Piedmont'ta (İtalya) bir eyalet

PROVINCIAL : English Turkish

n. taşralı kimse, dini idarenin yöneticisi, taşralı

PROVINCIAL : English Turkish

adj. il, taşra, taşralı, dar görüşlü, geri kafalı, köylü, görgüsüz

PROVINCIALISM : English Turkish

n. taşralı olma, taşraya özgü deyiş, taşra geleneği

PROVING : English Turkish

n. deneme, deney, kanıtlama

PROVING FLIGHT : English Turkish

n. deneme uçuşu

PROVING OF A WILL : English Turkish

n. vasiyetnamenin tebliğ ve onaylanması

PROVISION : English Turkish

n. sağlama, hazırlık, önlem, hüküm, kanun hükmü, koşul, yargı, karşılık, yedek akçe

PROVISION : English Turkish

v. sağlamak, karşılamak

PROVISIONAL : English Turkish

adj. geçici, kesin olmayan

PROVISIONAL COUNCIL OF STATE : English Turkish

devlet vilayetler konseyi, seçimler öncesi kısa bir süre daha çalışan parlamento (seçimlerden önce toplantı halinde olan İsrail parlamentosu)

PROVISIONAL RESULT : English Turkish

n. kesin olmayan sonuç [spor.]

PROVISIONS : English Turkish

n. erzak, yiyecek içecek, malzeme, karşılık, yedek akçe

PROVISIONS FOR TAXES : English Turkish

n. vergi karşılıkları

PROVISIONS INDUSTRY : English Turkish

n. gıda sanayii

PROVISO : English Turkish

n. şart, koşul, hüküm, madde (anlaşma)

PROVISORY : English Turkish

adj. şartlı, şarta bağlı, geçici

PROVO : English Turkish

n. ira'nın değişik eğilimli üyesi

PROVO : English Turkish

adj. geçici

PROVOCATEUR : English Turkish

n. provokatör, tahrikçi, kışkırtıcı

PROVOCATION : English Turkish

n. provokasyon, kışkırtma, tahrik, kızdırma, kızılacak şey