Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

PUNCTUATION : English Turkish

n. noktalama, noktalama işaretleri, sözünü kesme, lâfa karışma

PUNCTUATION MARK : English Turkish

noktalama işareti

PUNCTURE : English Turkish

n. patlama, delinme, delme

PUNCTURE : English Turkish

v. patlatmak, delmek (lastik), delinmek, patlamak, yıkmak, boşa çıkarmak, boşa çıkmak

PUNCTURE OUTFIT : English Turkish

n. lastik tamiri malzemesi

PUNCTUREPROOF : English Turkish

adj. patlamaz, delinmez

PUNDIT : English Turkish

n. hintli bilge, bilgin, alim

PUNGENCY : English Turkish

n. acılık, keskinlik, sertlik

PUNGENT : English Turkish

adj. sivri, sert, dokunaklı, acı, keskin, keskin kokulu

PUNIC : English Turkish

adj. kartacalılara ait

PUNIC WARS : English Turkish

n. Punik Savaşları, Kartaca'nın tamamen yok olması ile sonuçlanan Kartaca ve Roma arasındaki üç savaş (MÖ.
241,
201 ve
146 arasında gerçekleşen)

PUNINESS : English Turkish

n. zayıflık, sıskalık, cılızlık, çelimsizlik, önemsizlik

PUNISH : English Turkish

v. cezalandırmak, ceza vermek, azarlamak, hırpalamak, dayak atmak, dövmek, silip süpürmek, yalayıp yutmak

PUNISHABLE : English Turkish

adj. cezayı hak eden, cezalandırılabilir

PUNISHMENT : English Turkish

n. ceza, cezalandırma, sert davranma, eziyet, hırpalama, zahmet, ağır çalıştırma, yüklenme

PUNITIVE : English Turkish

adj. ceza, ceza gerektiren, cezalandırıcı, cezalı

PUNJAB : English Turkish

n. Pencap

PUNJABI : English Turkish

adj. pencap

PUNJABI : English Turkish

n. pencaplı, pencap dili

PUNK : English Turkish

n. çürük tahta, kav, acemi, toy, serseri, çeteci, pankçı, değersiz tip, saçmalık, zırva, boş lâf

PUNK : English Turkish

adj. değersiz, kalitesiz, boş, punk

PUNNET : English Turkish

n. meyve sepeti

PUNSTER : English Turkish

n. cinasçı, kelime oyunu yapan kimse

PUNT : English Turkish

n. topa havada vurma (rugby), sırıkla yürütülen tekne

PUNT : English Turkish

v. kumar oynamak, bahse girmek, topa havada vurmak (rugby), sırıkla itmek (sandal), tekne ile gitmek (nehir)