Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PULPER : English Turkish

n. kâğıt hamuru makinesi, küspe makinesi

PULPIT : English Turkish

n. kürsü, minber, iletişim aracı, pruva korkuluğu, yelkenli kenar parmaklığı, kontrol noktası

PULPIT ORATOR : English Turkish

n. hatip, vaiz, hutbe okuyan kimse

PULPITEER : English Turkish

n. vaiz (kötü)

PULPITEER : English Turkish

v. politik konuşma yapmak

PULPY : English Turkish

adj. etli, özlü, yumuşak, hamur gibi, lapa gibi

PULSAR : English Turkish

n. titreşen yıldız, titreyen yıldız

PULSATE : English Turkish

v. titreşmek, titremek, çarpmak, atmak, zonklamak

PULSATILE : English Turkish

adj. vurmalı

PULSATILE INSTRUMENT : English Turkish

n. vurmalı çalgı

PULSATING : English Turkish

adj. titreşimli, titreşen, nabız atışına benzeyen

PULSATING STAR : English Turkish

n. titreşen yıldız

PULSATION : English Turkish

n. nabız atışı, kâlp vuruşu, titreşim, titreşme, titreme

PULSE : English Turkish

n. nabız, nabız atışı, niyet, eğilim, titreşim, vuruş [müz.], baklagiller, bakliyat

PULSE : English Turkish

v. atmak, çarpmak, titreşmek, titremek

PULSE RATE : English Turkish

n. nabız sayısı

PULSES : English Turkish

n. bakliyat

PULVERIZATION : English Turkish

n. toz haline getirme, ezme, un ufak etme, haşat etme, püskürtmek, serpmek

PULVERIZE : English Turkish

v. toz haline getirmek, ezmek, un ufak etmek, püskürtmek, zerreleşmek, haşat etmek, mahvetmek, ufalamak

PULVERIZER : English Turkish

n. pulvarizör, toz haline getiren kimse

PULVERULENT : English Turkish

adj. toz halinde, tozlu, tozla kaplı, ufalanmış

PULVINATE : English Turkish

adj. yastık şeklinde [bot.]

PULVINATED : English Turkish

adj. yastık şeklinde [bot.]

PUMA : English Turkish

n. puma, dağaslanı

PUMICE : English Turkish

v. süngertaşı ile ovmak