Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PURIST : English Turkish

n. dilde sadelik yanlısı sanatçı

PURITAN : English Turkish

n. püriten, püritan mezhebi üyesi, tutucu protestan, bağnaz protestan

PURITAN : English Turkish

adj. püritan, tutucu, bağnaz, aşırı dinci

PURITANICAL : English Turkish

adj. püritenlere ait, tutucu, gerici, bağnaz

PURITANISM : English Turkish

n. püritenlik

PURITY : English Turkish

n. saflık, temizlik, arılık, namus, iffet

PURITY CAMPAIGN : English Turkish

n. temizlik kampanyası

PURKINJE : English Turkish

n. bir soyadı; Johannes Evangelists Purkinje (
1869), Purkinje hücreleri ve Purkinje ağını keşfeden Bohem fizyolog

PURKINJE CELL : English Turkish

n. Purkinje hücresi, (Anatomi) beyincik tarafından üretilen her bir bilgi parçacığını ileten ve motor aktivitelerin kontrolunun çoğunu elinde bulunduran kendine has nöron

PURL : English Turkish

n. şırıltı, çağıltı, girdap, ters örgü, kenar danteli, sıcak bira

PURL : English Turkish

v. çağıldamak, şırıldamak, nakış ile süslemek, oya ile süslemek, ters örgü yapmak

PURLER : English Turkish

n. kötü düşme, düşüş, yıkıcı darbe, devirici yumruk

PURLIEU : English Turkish

n. sınır, hudut

PURLIEUS : English Turkish

n. civar, etraf, çevre

PURLIN : English Turkish

n. çatı sırt kirişi

PURLOIN : English Turkish

v. aşırmak, yürütmek, çalıntı yapmak, eser hırsızlığı yapmak

PURLOINER : English Turkish

n. eser hırsızı, hırsız

PURPLE : English Turkish

v. mora boyamak, sinirinden morarmak

PURPLE : English Turkish

n. mor, erguvan rengi, kardinal kaftanı

PURPLE : English Turkish

adj. mor, morumsu, mora çalan, mora benzer, kraliyet soyundan, krala ait, ahlaksız, kötü

PURPLE HEART : English Turkish

n. amfetaminli hap, uyarıcı hap

PURPLE IN THE FACE : English Turkish

adj. öfkeli, sinirinden mosmor kesilmiş

PURPLENESS : English Turkish

n. morluk

PURPLISH : English Turkish

adj. morumsu, mora çalan, mora benzer

PURPORT : English Turkish

n. anlam, manâ, belirtilmek istenen anlam, meram