Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
RAGNAROK : English Turkish

n. (İskandinav Mitolojisi) şeytanın birliklerine karşı verilen bir şavaşın ardından tanrıların inanılmaz yıkımı

RAGOUT : English Turkish

n. yahni, sebzeli yahni

RAGPICKER : English Turkish

n. paçavracı

RAGS : English Turkish

n. eski püskü giysiler

RAGS AND TATTERS : English Turkish

adj. lime lime

RAGTAG : English Turkish

n. ayaktakımı

RAGTAG AND BOBTAIL : English Turkish

n. ayaktakımı, aşağı tabaka

RAGTIME : English Turkish

n. kesik tempolu caz müziği

RAHAB : English Turkish

n. Rahab the harlot, Joshua (Hz. Harun) tarafından gönderilen ajanlara yardım eden kadın (İncil'den); bir deniz iblisi ismi; suları sallayan ve devasa dalgalar yaratan suların ejderhası (Yahudi halk kültürü)

RAHAB THE HARLOT : English Turkish

Joshua (Hz. Harun) tarafından gönderilen ajanlara yardım eden kadın

RAID : English Turkish

n. baskın, akın, çapul, hücum, saldırı

RAID : English Turkish

v. hücum etmek, baskın yapmak, basmak, akın etmek

RAID THE MARKET : English Turkish

v. fiyatları düşürmek

RAIDER : English Turkish

n. akıncı, düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi, çapulcu

RAIDERS OF THE LOST ARK : English Turkish

kayıp sandık binicileri, Harrison Ford'un oynadığı 1981 yapımı sinema filmi (Steven Spielberg tarafından yönetilen)

RAIL : English Turkish

n. ray, demiryolu, tırabzan, trabzan, parmaklık, korkuluk, sutavuğu

RAIL : English Turkish

v. ray döşemek, parmaklıkla çevirmek, tırabzan koymak, küfretmek, sövmek, ağzına geleni söylemek, azarlamak, dil uzatmak, yakınmak

RAIL BUS : English Turkish

n. raylı otobüs

RAIL CROSSING : English Turkish

n. tren yolu

RAIL IN : English Turkish

parmaklıkla çevirmek, tırabzan koymak

RAILHEAD : English Turkish

n. tren garı, gar, rayların son bulduğu nokta

RAILING : English Turkish

n. parmaklık, korkuluk, trabzan, tırabzan

RAILLERY : English Turkish

n. kafa bulma, takılma, alaya alma

RAILROAD : English Turkish

n. demiryolu, tren yolu

RAILROAD : English Turkish

v. demiryolu ile taşımak, meclisten hızla geçirmek, zorlamak, mecbur etmek