English Turkish
REAL : English Turkish
adj. gerçek, asıl, hakiki, saf, sahici, reel, taşınmaz, sabit, etkin, aktif
REAL : English Turkish
adv. gerçekten, sahiden, cidden
REAL : English Turkish
n. real [fin.]
REAL CHARGE : English Turkish
n. ipotek (emlâk), taşınmaz mal ipoteği
REAL ESTATE : English Turkish
emlâk, gayrimenkul, taşınmaz mal
REAL ESTATE AGENCY : English Turkish
n. emlâk ofisi
REAL ESTATE AGENT : English Turkish
n. emlâkçı
REAL ESTATE PROPERTY : English Turkish
n. emlâk, taşınmaz mal, gayrimenkul
REAL MADRID : English Turkish
Real Madrid, ünlü İspanyol spor klübü
REAL MAN : English Turkish
erkek adam
REAL MEANING : English Turkish
n. gerçek anlam
REAL TIME CLOCK : English Turkish
gerçek zaman saati, DOS İÇERİSİNDEKİ ZAMAN komutu tarafından mevcut zamanı gösteren saat (bilgisayarın içinde) (bilgisayar kapatılsa bile çalışmaya devam eden), RTC
REAL-TIME STRATEGY GAMES : English Turkish
gerçek zamanlı strateji oyunu, RTS, düşmanı fethetmek veya savunma yapmak için oyuncuların kaynakları toplamak ve birimlerini inşa etmek için sınırlı zamana sahip oldukları bir bilgisayar oyunu türü ("ürünleri topla, inşa et, fethet")
REALIGNMENT PLAN : English Turkish
n. Yeniden düzenleme planı, İsrail Başbakanı Ehud Olmert tarafından formüle edilen ve İsrail kamuoyuna tanıtılan Ehud Olmert'in Yahudiye ve Samiriye bölgelerindeki İsrail yerleşkelerini geri çekmeyi ve onları 1967 sınırına yakın büyük yerleşke grupları ile birleştirmeyi teklif ettiği plan (seçim kampanyası esnasında) (orjinal ismi "yakınlaşma planı" olan)
REALISM : English Turkish
n. gerçekçilik, realizm
REALIST : English Turkish
adj. gerçekçi, realist
REALIST : English Turkish
n. gerçekçi kimse, realist kimse
REALISTIC : English Turkish
adj. gerçekçi, realist, gerçeğe uygun
REALITY : English Turkish
n. gerçeklik, realite, gerçek, hakikat, gerçekte var olan şeyler
REALITY TELEVISION : English Turkish
gerçek kanal, gerçeklik televizyonu, ünlü yada ünlü olmayan kişilerle gerçekleştirilen ve belirli bir senaryoya dayanmayan, olayların önceden planlanabilir olduğu veya olmadığı gerçek durumlar içeren televizyon programcılığı tarzı (örneğin Survivor (Hayatta kalan), The Family (Aile), The Bachelor (Bekar), vb.)
REALIZABLE : English Turkish
adj. gerçekleştirilebilir, paraya çevrilebilir
REALIZATION : English Turkish
n. gerçekleşme, gerçekleştirme, idrak, anlama, kavrayış, paraya çevirme, nakte çevirme
REALIZE : English Turkish
v. farketmek, farkına varmak, anlamak, kavramak, idrak etmek, gerçekleştirmek, uygulamak, aklında bulundurmak, paraya çevirmek, kazanmak, kâr etmek
REALIZE THE FACTS : English Turkish
v. ayılmak
REALLY : English Turkish
interj. gerçekten mi, sahi mi, öyle mi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani