Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ROUNDEDNESS : English Turkish

n. yuvarlaklık, eğimli şekillerden meydana gelmiş olma durumu

ROUNDEL : English Turkish

n. disk, madalyon, yuvarlak yassı cisim, yuvarlak pencere, iki uyaklı şiir (13 14 dizeli)

ROUNDELAY : English Turkish

n. kısa ve nakaratlı şarkı, daire oluşturup yapılan dans, kuşların ötüşmesi, cıvıltılar

ROUNDER : English Turkish

n. devir, tur, serseri, ayyaş, serkeş

ROUNDERS : English Turkish

n. beysbole benzeyen bir top oyunu

ROUNDHEAD : English Turkish

n. İngiliz iç savaşında cumhuriyet taraftarı, yuvarlak başlı vida, yuvarlak başlı kimse

ROUNDHOUSE : English Turkish

n. lokomotif deposu, kıç güverte kamarası, hapishane, cezaevi, sert yumruk, ani yumruk

ROUNDING : English Turkish

n. yuvarlatma, yuvarlaklaştırma

ROUNDING ERROR : English Turkish

yuvarlama hatası, bir rakamı kıymetlendirirken veya yuvarlarken yapılan hata

ROUNDING OFF : English Turkish

en yakın aşağı veya yukarı tam sayıya kıymetlendirme

ROUNDING OFF NUMBERS : English Turkish

en yakın aşağı veya yukarı tam sayıya kıymetlendirme/yuvarlama

ROUNDING UP OF SUSPECTS : English Turkish

suçlu oldukları düşünülen insanların tutuklanması

ROUNDISH : English Turkish

adj. yuvarlakça

ROUNDLY : English Turkish

adv. yuvarlak olarak, aşağı yukarı, yaklaşık olarak, tamamen, tam olarak, açıkça, dobra dobra, kesinlikle, şiddetle

ROUNDNESS : English Turkish

n. yuvarlaklık, açıklık, kesinlik, açık sözlülük

ROUNDS : English Turkish

n. kol, devriye

ROUNDSMAN : English Turkish

n. dağıtımcı, devriye

ROUNDTOP : English Turkish

n. çanaklık, gemi gözetleme yeri

ROUNDTRIP : English Turkish

n. gidiş geliş seyehat etmek, bir yere seyahat etmek ve geri dönmek, gidiş ve dönüş şeklinde yapılan yolculuk

ROUNDUP : English Turkish

n. toplama, toparlama, toplanmış sürü, sürüyü çevirip toplayanlar, özet, genel bakış, suçluların kuşatılıp yakalanması

ROUNDWORM : English Turkish

n. yuvarlak kurt

ROUP : English Turkish

n. tavuk difterisi

ROURKE : English Turkish

n. bir soyadı

ROUS : English Turkish

n. bir soyadı; Francis Peyton Rous (
1970), tümörlere neden olan virüsleri keşfinden dolayı 1966 yılında Fizyoloji ve Tıp Nobel Ödülü kazanan ABD'li patalog

ROUSE : English Turkish

n. kalk borusu, kalk zili