Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ROUTINELY : English Turkish

adv. hep, her zaman, alışkanlık olarak, klişeleşmiş biçimde

ROUTING : English Turkish

n. bir rota veya yön planlama hareketi, bir yerden bir yere yol seçme eylemi

ROUTING INFORMATION PROTOCOL : English Turkish

gönderme bilgi protokolü, Yerel ağlarada bilgilerin yönlendirilmesinin yönetimi için protokol (Bilgisayar), RIP

ROUTING OPERATING SYSTEM : English Turkish

gönderme işletim sistemi, bir yönlendiriciyi çalıştırmak için ihtiyaç duyulan temel yazılım, bir bilgisayar ağı üzerinden sinyalleri yönlendirerek dağıtıcıya yardımcı olan yazılım

ROUTINISE : English Turkish

v. alışılmış rutin şekilde yapmak, alışılagelmiş prosedürü uygulamak (ayrıca routinize)

ROUTINIST : English Turkish

n. alışkanlığını bırakamayan kimse, alışkanlıklarından vazgeçemeyen kimse

ROUTINIZE : English Turkish

v. alışkanlık haline getirmek, adet edinmek, rutinleştirmek

ROUX : English Turkish

n. meyane, unlu sos

ROVE : English Turkish

n. pul, civata pulu, yarı bükülmüş iplik

ROVE : English Turkish

v. gezinmek, başıboş dolaşmak, göz gezdirmek, gezmek, dolaşmak, iplik bükmek, yün taramak

ROVE ABOUT : English Turkish

v. başıboş dolaşmak, gezinmek, göz gezdirmek

ROVER : English Turkish

n. serseri, avare, gezginci, korsan, hedef (okçuluk), uzun mesafe hedefi (okçuluk), izci (ergin), kaba bükme makinesi

ROVING : English Turkish

adj. gezici, gezginci, göçebe, başıboş, seyyar, uçan

ROVING AMBASSADOR : English Turkish

gezici elçi, belirli bir yerde elçi olmayan fakat politik amaçlarla bir yerden bir yere seyahat eden delege

ROVING FORCE : English Turkish

n. gezici birlik

ROW : English Turkish

n. sıra, dizi, sıralı evleri olan sokak, evlerin hiza çizgisi, kürek çekme, sandal gezisi, gürültü, şamata, kavga, patırtı, ağız kavgası, tartışma

ROW : English Turkish

v. kürek çekmek, sandalla gezdirmek, kürekle donatmak, kıyameti koparmak, kavgaya karışmak, gürültü yapmak

ROW A BOAT : English Turkish

tekneyi yüzdürmek, teknenin küreklerini çekmek, küreklerle bir tekneyi ileri sevk etmek

ROW DOWN : English Turkish

kayıkla karşıya geçirmek, kürek çekerek karşıya geçirmek

ROW OF COTTAGES : English Turkish

sayfiye evleri sırası, küçük evler hattı

ROW OVER : English Turkish

kürek çekerken
yanından geçip gitmek

ROWAN : English Turkish

n. üvez ağacı

ROWAN TREE : English Turkish

üvez ağacı, dağ dişbudak ağacı, duta benzer turuncu kırmızı meyveler veren Avrasya ağacı

ROWANBERRY : English Turkish

n. üvez

ROWANBERRY WINE : English Turkish

üvez şarabı, üvez (dağ dişbudak ağacı tarafından verilen dut) suyundan yapılan alkollü şarap