Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SALAAM : English Turkish

n. selam

SALAAM : English Turkish

v. selamlamak, selam vermek

SALABILITY : English Turkish

n. satılabilirlik, satılabilme

SALABLE : English Turkish

adj. satılabilir, satılır, alıcısı olan

SALABLENESS : English Turkish

n. satışa uygun olma durumu, satılabilir olma durumu

SALACIOUS : English Turkish

adj. şehvetli, müstehcen, açık saçık

SALACIOUSLY : English Turkish

adv. şehvetli bir şekilde, açık saçık bir şekilde, müstehcen bir şekilde, şehvete düşkün bir şekilde, cinsel arzu ile dolu olarak; cinsel arzuları teşvik eden bir tarzda, şehvet uyandırıcı bir şekilde

SALACIOUSNESS : English Turkish

n. şehvet, cinsel arzu ile dolu olma durumu; cinsel arzuları tahrik etme özelliği, şehvetlilik, şehvet uyandırma

SALACITY : English Turkish

n. şehvet

SALAD : English Turkish

n. salata

SALAD BAR : English Turkish

salata barı

SALAD BOWL : English Turkish

n. salata tabağı, salata kâsesi

SALAD DAYS : English Turkish

gençlik ve tecrübesizlik günleri, acemilik zamanı

SALAD DODGER : English Turkish

n. salata kaytarıcısı, salata düzenbazı, çok şişman kimse; salata gibi sağlıklı gıdaları yemekten imtina eden kimse

SALAD DRESSING : English Turkish

salata sosu

SALAD OIL : English Turkish

n. salata yağı

SALAH : English Turkish

n. bir erkek ismi (Arapça)

SALAH ED DIN : English Turkish

Selahaddin, Selahaddin Eyyübi, 1100'lerde Kudüs'ü Hristiyanlar'dan geri alan Müslüman kral ve savaşçı

SALAMANDER : English Turkish

n. semender, salamandra, ateşte yanmayan canlı

SALAMI : English Turkish

n. salam

SALARIAT : English Turkish

n. maaşlı çalışanlar, maaşlı kesim

SALARIED : English Turkish

adj. maaşlı, ücretli

SALARIED EMPLOYEE : English Turkish

n. maaşlı personel

SALARIED PERSONNEL : English Turkish

ücretli personel, maaşlı çalışan, ücret/maaş alan kimse

SALARY : English Turkish

v. maaş vermek