Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SALARY : English Turkish

n. maaş, aylık, aylık bağlamak, ücret

SALARY STUB : English Turkish

ücret koçanı, maaş pusulası, her maaşla maaşın ödendiğini gösteren belge/makbuz olarak verilen fiş veya kağıt parçası (genellikle saatlik ücret vb. gibi ödeme detaylarını içeren)

SALBUTAMOL : English Turkish

n. doktorların astım hastaları ve bronşit spazmlarından muzdarip olanlar üzerinde bronşları genişletmek ve daha kolay ve rahat nefes olmalarını sağlamak için kullandıkları bronş tüplerini genişleten veya açan ajan (bronchodilator)

SALE : English Turkish

n. satış, satım, indirimli satış, ucuzluk, mezat, açık artırma ile satış, talep, sürüm

SALE AGREEMENT : English Turkish

satış sözleşmesi, bir satışla alakalı sözleşme

SALE CONFIRMATION : English Turkish

satış ispatı, satış onayı, fiş, makbuz, fatura, satış faturası, bir satış muamelesini kaydetmek için satıcı ve müşteri arasındaki yazılı belge

SALE LEDGER : English Turkish

satış defteri, satışların kaydedildiği defter veya kart

SALE NOTE : English Turkish

satış faturası

SALE OF ASSETS : English Turkish

varlıkların satışı, mülkiyetlerin satışı, mülkiyetin satışa sunulması

SALE OF INDULGENCES : English Turkish

n. günah çıkarma

SALE OF WORK : English Turkish

kermes

SALE PRICE : English Turkish

satış fiyatı, indirimli fiyat, ucuzluk fiyatı

SALE ROOM : English Turkish

(İngiliz İngilizcesi kullanımı) showroom, satış odası, satış mağazası, ticari malların satış için sergilendiği büyük oda, örnek ürünlerin gösterildiği oda; malların açık artırma ile satıldığı geniş ve büyük oda

SALEABLE : English Turkish

adj. satılabilir, satılır, alıcısı olan

SALEM : English Turkish

n. Oregon'un (ABD) başkenti; ABD'de bazı şehirlerin adı; Amerika'daki ilk Püriten kolonilerinden biri (1600'lerin sonlarında cadı davalarının görüldüğü yer); güney Hindistan'da bir şehir; Canaan'ın İncil'de geçen tarihi şehri (daha sonra Kudüs olan); bir soyadı

SALEROOM : English Turkish

n. (İngiliz İngilizcesi kullanımı) showroom, satış odası, satış mağazası, ticari malların satış için sergilendiği büyük oda, örnek ürünlerin gösterildiği oda; malların açık artırma ile satıldığı geniş ve büyük oda

SALES : English Turkish

adj. satış

SALES ACCOUNT : English Turkish

n. satış hesabı

SALES AGENT : English Turkish

satış acentası

SALES AGREEMENT : English Turkish

satış anlaşması, satış sözleşmesi, mülkiyetin sahipliğinin devredilmesi anlaşması

SALES APPEAL : English Turkish

n. albeni, satılma şansı

SALES DEPARTMENT : English Turkish

n. satış departmanı, pazarlama departmanı

SALES FORCE : English Turkish

satış personeli, satıcı olarak çalışan insanlar

SALES MANAGER : English Turkish

satış müdürü, pazarlama müdürü

SALES OUTLET : English Turkish

n. bayilik