English Turkish
SALICYLIC : English Turkish
adj. salisilik, salisilata ait
SALICYLIC ACID : English Turkish
salisilik asit, aspirin ve boya ve gıda koruyucu maddesi olarak kullanılan ve salisin veya fenolden yapılan beyaz kristalize asit
SALICYLISM : English Turkish
n. salisilik asitin aşırı dozunun sebep olduğu durum (Tıp)
SALIENCE : English Turkish
n. çıkıntı, çıkıntılı şey, göze çarpma, dikkati çekme
SALIENCY : English Turkish
n. çıkıntı, çıkıntılı şey, göze çarpma, dikkati çekme
SALIENT : English Turkish
n. istihkâm dış açısı
SALIENT : English Turkish
adj. çarpıcı, belirgin, dikkat çekici, göze çarpan, çıkıntılı, dış, atlayan, sıçrayan, fışkıran
SALIENT ANGLE : English Turkish
dış açı
SALIENTLY : English Turkish
adv. besbelli, bariz bir şekilde, dikkat çekici bir şekilde; dışa doğru bir çıkıntı ile; dikkate değer bir şekilde, göze çarpan bir şekilde, farkedilebilir bir şekilde
SALIFEROUS : English Turkish
adj. tuz yapan, tuz oluşturan, tuzlu
SALIFIABLE : English Turkish
adj. (Kimya) bir tuz oluşturmak için bir asitle birleştirilebilir; bir tuzla karıştırılabilir
SALIFICATION : English Turkish
n. (Kimya) bir tuz oluşturmak için bir asitle birleşme eylemi; bir tuzla karıştırma eylemi
SALIFY : English Turkish
v. (Kimya) bir tuz oluşturmak için bir asitle birleşmek/birleştirmek; bir tuzla karıştırmak
SALIMETER : English Turkish
n. (Kimya) tuz ölçer, bir solüsyondaki tuz miktarını ölçmek için kullanılan enstrüman (ayrıca salinometer)
SALINA : English Turkish
n. bir bayan ismi; bir soyadı; Kansas'ta bir şehir ve ABD'de bazı kasabaların adı
SALINA : English Turkish
n. tuz gölü veya tuz bataklığı; tuz göleti; tuzla, tuz fabrikası; tuzla kaplı kara alanı
SALINATION : English Turkish
n. tuzlu su ile birşeyleri yıkayıp temizleme işlemi
SALINE : English Turkish
n. maden tuzu, maden tuzlu ilaç, tuzlu pınar, tuz madeni, tuzla
SALINE : English Turkish
adj. tuzlu, tuzsu, tuz niteliğindeki, maden tuzu içeren
SALINE SOLUTION : English Turkish
tuzlu sıvı, çözünmüş tuz içeren sıvı
SALINGER : English Turkish
n. bir soyadı; J. D. (1919 doğumlu), ABD'li romancı ve kısa hikaye yazarı, "The Catcher in the Rye" ın yazarı
SALINITY : English Turkish
n. tuzluluk, tuzluluk oranı
SALINOMETER : English Turkish
n. (Kimya) tuz ölçer, bir solüsyondaki tuz miktarını ölçmek için kullanılan enstrüman (ayrıca salimeter)
SALISBURY : English Turkish
n. Rodezya'nın eski ulusunun başkenti (şimdi Harare, Zimbabve'nin başkenti); güney İngiltere'de bir şehir; ABD'de bazı eyaletlerdeki şehirlerin adı
SALISH : English Turkish
n. İngiliz Kolumbiası (Kanada) ve kuzeybatı ABD'de yaşayan Amerikan Kızılderili halkı grubu; böyle Amerikan Kızılderili üyesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani