Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SALVER : English Turkish

n. gümüş tepsi, tepsi

SALVIA : English Turkish

n. ateş çiçeği

SALVIA DOMINICA : English Turkish

güzel kokulu uzun ömürlü alkollü meyve şurubu türü

SALVIA FRUTICOSA : English Turkish

güzel kokulu uzun ömürlü alkollü meyve şurubu türü

SALVIA OFFICINALIS : English Turkish

uzun ömürlü alkollü meyve şurubu türü, yaygın adaçayı, yemek yapımında kullanılan bitki

SALVO : English Turkish

v. kaçamak

SALVO : English Turkish

n. baştan savma, yaylım ateşi, bombardıman, salvo, top atışı ile selâmlama, alkış yağmuru, bahane

SALVO BOMBING : English Turkish

n. bombardıman

SALVO FIRE : English Turkish

top atışı ile selâmlama

SALVO OF KATYUSHA : English Turkish

Katyuşa salvosu, ağır Katyuşa roketi bombardımanı

SALVOR : English Turkish

n. kurtarıcı, kurtarma gemisi

SALWAR : English Turkish

n. şalvar, kuzey Hindistan ve Pakistan'da kadın ve erkeklerin giydiği bileklere doğru daralan hafif ve bol pantalon

SALYUT : English Turkish

n. ilk Rus uzay istasyonunun adı

SAM : English Turkish

n. karadan atılan ve bir hava hedefini yok etmeye yöneltilmiş füze (karadan havaya füze)

SAM : English Turkish

n. Sam

SAM BROWNE : English Turkish

n. (
1901) General Sir Samuel James Browne, Hindistan ve Yakın Doğu'daki İngiliz ordusu süvari subayı ve Sam Browne kemerinin isim babası

SAM BROWNE BELT : English Turkish

n. subay kılıç kemeri [İng.]

SAM WALTON : English Turkish

n. Samuel Moore Walton (
1992), 1962'de Wal-MartT ın kurucusu

SAM WILSON : English Turkish

(
1854) Amerikalı ordu ikmal malzemeleri müfettişi, orjinal "Sam Amca" olduğu bir dedikodu olarak söylenen adam

SAMANTHA : English Turkish

n. bir bayan ismi

SAMARA : English Turkish

n. akçaağaç tohumu

SAMARIA : English Turkish

n. samiriye

SAMARITAN : English Turkish

n. Samiriyeli

SAMARITAN : English Turkish

adj. Samiriye ile ilgili, merhametli, şefkâtli

SAMARIUM : English Turkish

n. samaryum