English Turkish
SATELLITE PHONE : English Turkish
n. uydu telefonu, heryerden açık portatif iletişim sağlayan ve bir uydu ağına bağlı mobil telefon
SATELLITE PICTURE : English Turkish
n. uydu fotoğrafı
SATELLITE STATE : English Turkish
n. uydu devlet, sözde bağımsız fakat gerçekte daha güçlü komşu bir başka ülke tarafından kontrol edilen ülke
SATELLITE TELEVISION : English Turkish
uydu televizyonu, uydu üzerinden nakledilen televizyon yayınları
SATELLITE TOWN : English Turkish
uydu kent, yeni şehir
SATELLITE TOWNS : English Turkish
uydu kasabalar, daha büyük bir şehrin etrafını çevreleyen küçük şehirler
SATELLITE TRANSMISSION : English Turkish
n. uydu yayını
SATELLITE TV DISH : English Turkish
uydu çanağı, uydu üzerinden yapılan TV yayınlarını almak için kullanılan cihaz
SATELLITES OF JUPITER : English Turkish
Jüpiter'in uyduları, Jüpiter gezegeninin yörüngesinde dönen aylar
SATELLITES OF MARS : English Turkish
Mars'ın uyduları, Mars gezegeninin yörüngesinde dönen aylar
SATELLITES OF NEPTUNE : English Turkish
Neptün'ün uyduları, Neptün gezegeninin yörüngesinde dönen aylar
SATELLITES OF SATURN : English Turkish
Satürn'ün uyduları, Satürn gezegeninin yörüngesinde dönen aylar
SATI : English Turkish
n. kocasının cenazesinin odun yığını üzerinde bir dulu yakma eylemi; böyle bir eylem gerçekleştiren dul; kadının ölen kocası ile birlikte yakılması (Hinduizm)
SATIABLE : English Turkish
adj. memnun edilebilir, tatmin edilebilir
SATIATE : English Turkish
v. doyurmak, gına getirmek, tatmin etmek
SATIATE : English Turkish
adj. tok, doymuş
SATIATE WITH PLEASURE : English Turkish
zevkle tatmin olmak, memnuniyetle tatmin olmak
SATIATED : English Turkish
adj. tok, doymuş
SATIATING : English Turkish
adj. memnun olma, tatmin olma
SATIATING FOOD : English Turkish
memnuniyet verici yemek, onu yiyen insanda memnuniyet hissi yaratan yiyecek
SATIATING MEAL : English Turkish
memnuniyet verici yemek, onu yiyen insanda memnuniyet hissi yaratan yemek
SATIATION : English Turkish
n. doyma, doyurma
SATIETY : English Turkish
n. tokluk, doymuşluk, doyum
SATIN : English Turkish
adj. saten, satensi, dümdüz, pürüzsüz ve parlak
SATIN : English Turkish
v. pürüzsüzleştirmek, perdahlamak, parlatmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani