English Turkish
SCARY : English Turkish
adj. korkutucu, ürkütücü, korkunç, korkak, ürkek
SCAT : English Turkish
interj. pist, uza, yaylan, yok ol
SCAT : English Turkish
v. yaylanmak, uzamak, hemen uzaklaşmak, anlamsız hecelerle şarkı söylemek (caz)
SCAT SINGING : English Turkish
n. şarkıcının uydurma saçma sapan sözlerle şarkının sözlerini yer değiştirdiği ve bununla müzikal bir enstrüman gibi ses çıkarmaya çalıştığı şekilde şarkı söyleme (Caz söylerken)
SCATHE : English Turkish
n. zarar, hasar, ziyan, felâket
SCATHE : English Turkish
v. yakmak, incitmek, zarar vermek
SCATHELESS : English Turkish
adj. sağlam, zarar görmemiş, hasarsız
SCATHING : English Turkish
adj. kırıcı, dokunaklı, iğneli, acı
SCATHING CRITICISM : English Turkish
zalim yorum, sert eleştiri, kırıcı ve parçalayıcı kritik
SCATHING REBUKE : English Turkish
kırıcı sert ve incitici azar, ciddi ihtar
SCATHINGLY : English Turkish
adv. yaralayıcı bir şekilde, kırıcı bir şekilde, hasara sebep olacak şekilde; sertçe, şiddetli, ciddi bir biçimde, agresif bir şekilde
SCATOLOGIC : English Turkish
adj. dışkı ve iğrençlik çalışmasına ilişkin; dışkı ve iğrençliğe karşı anormal ilgiye ilişkin; fosilleşmiş dışkı çalışmasına ilişkin
SCATOLOGICAL : English Turkish
adj. gübreleri araştıran, bok edebiyatı yapan
SCATOLOGY : English Turkish
n. gübre araştırma bilimi, edebiyatta müstehcenliği arama
SCATOMA : English Turkish
n. rektum veya kolon bağırsağında tümöre benzer dışkı yığını (Tıp)
SCATOPHAGOUS : English Turkish
adj. dışkı veya gübrede beslenen, dışkı yiyen (Zooloji)
SCATOPHAGY : English Turkish
n. dışkı veya gübre ile beslenme eylemi (Zooloji)
SCATTER : English Turkish
v. saçmak, perişan etmek, saçıp savurmak, serpmek, dağıtmak, savurmak, boşa harcamak, dağılmak, saçılmak, yayılmak
SCATTER BRAINED : English Turkish
dağılmış beyinli, açık ve düzenli bir şekilde düşünmeyen kimse; sersemlemiş veya anlamsız kimse
SCATTER RUG : English Turkish
ufak halı, kilim
SCATTERBRAIN : English Turkish
n. sersem
SCATTERBRAINED : English Turkish
adj. sersem, alık
SCATTERED : English Turkish
adj. dağınık, aralıklı, dağılmış, perişan, seyrek
SCATTERED CLOUDS : English Turkish
dağılmış bulutlar, saçılmış bulutlar, gökyüzünde birbirinden uzakta bulunan bulutlar
SCATTERER : English Turkish
n. dağıtan kimse, genişletip yayan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani