Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SCATTERGUN : English Turkish

n. kısa namlulu av tüfeği

SCATTERING : English Turkish

n. saçılma, saçma, savurma

SCATTERINGLY : English Turkish

adv. geniş bir alana dağıtacak tarzda

SCATTERLING : English Turkish

n. serseri, berduş, hovarda, daimi bir evi olmayan kimse

SCATTY : English Turkish

adj. kaçık, alık, sersem, çılgın

SCAUP : English Turkish

n. mavimsi gri gagası olan Kuzey Ameika'nın dalıcı ördeği (ayrıca dalıcı ördek olarak anılan)

SCAUP DUCK : English Turkish

n. mavimsi gri gagası olan Kuzey Ameika'nın dalıcı ördeği

SCAUPER : English Turkish

n. gravür işleme aleti, gravür işleyenler tarafından kullanılan oyucu bir bıçağı olan gravür işleme aleti

SCAUR : English Turkish

n. dev kaya, kayalık

SCAVENGE : English Turkish

v. temizlemek, çöp temizlemek, sokağı süpürmek, çöple beslenmek, leş yemek

SCAVENGED : English Turkish

adj. temizlenmiş, yıkanmış; kilerinden arındırılmış; çöpten kurtarılmış

SCAVENGER : English Turkish

n. çöpçü, leş yiyen hayvan, çöpleri karıştıran kimse

SCAVENGER BEETLE : English Turkish

n. leş böceği

SCAVENGER'S DAUGHTER : English Turkish

çöpçünün kızı, leş yiyicinin kızı, burundan ve kulanlardan ve sıklıkla el ve ayaklardan kan çıkana kadar kurbanın vücudunun etrafına gerdirilmiş demir geniş bir kasnaktan oluşan işkence enstrümanı

SCAVENGING : English Turkish

n. eksoz gazı çıkarma

SCAZON : English Turkish

n. beşincide birinci kısa ve altıncıda iki uzun hece olan şiir dizesi

SCENA : English Turkish

n. bir operadaki sahne; opera ile ilgili genişletilmiş vokal solo

SCENARIO : English Turkish

n. senaryo

SCENARIST : English Turkish

n. senarist, senaryo yazarı

SCEND : English Turkish

v. kabarmak, dalgalanmak, dalga dalga ilerlemek, şişmek, yükselmek, artmak, inip kalkmak; sert denizin hareketinden dolayı düzensiz şekilde hareket etmek

SCEND : English Turkish

n. fırtınalı denizlerde aşağı yukarı hareket eden geminin yukarı doğru hareketi

SCENE : English Turkish

n. sahne, olay yeri, manzara, sahne dekoru, dekor, mizansen, olay, rezalet, faaliyet alanı

SCENE DOCK : English Turkish

n. dekor ambarı

SCENE OF ACCIDENT : English Turkish

n. kaza yeri, olay yeri

SCENE OF CRIME : English Turkish

n. cinayet işlenen yer, olay yeri