English Turkish
SEIZE THE OPPORTUNITY : English Turkish
fırsatı kaçırmamak, fırsatı değerlendirmek, fırsatı ganimet bilmek
SEIZE THE REINS OF POWER : English Turkish
v. gücün dizginlerini kavramak, yetkili bir pozisyona gelmek
SEIZE UP : English Turkish
v. tutukluk yapmak, takılmak (makine)
SEIZE UPON : English Turkish
kaçırmamak, değerlendirmek, benimsemek
SEIZED : English Turkish
adj. haczedilmiş, zorla alınmış, el konulmuş; ele geçirilmiş
SEIZED BY : English Turkish
- tarafından saldırılmış,
tarafından zaptedilmiş
SEIZED PROPERTY : English Turkish
haczedilmiş mülk, zorla alınmış mülk
SEIZED THE OPPORTUNITY : English Turkish
fırsatın üzerine atılmış, durumdan avantaj sağlamış
SEIZED THE REINS OF GOVERNMENT : English Turkish
hükümetin dizginlerini eline almış, hükmetmiş, liderliği almış
SEIZED WITH ILLNESS : English Turkish
hasta düşmüş, hasta olmuş
SEIZER : English Turkish
n. zapteden kimse; birşeyi zorla alan kimse; yakalayan kimse; yakalayıp ele geçiren kimse; ele geçiren kimse; kaçıran ve adamlarına uyuşturucu veren ve onları gemilerde hizmet etmeye zorlayan kimse (Denizcilik)
SEIZIN : English Turkish
n. kendine mâletme, temellük, mülk edinme, el koyma
SEIZING : English Turkish
n. kavrama, tutukluk
SEIZING OF LAND : English Turkish
topragın zorla ele geçirilmesi, bir bina veya araziyi elde etme
SEIZINGS : English Turkish
n. bağlama sicimi (gemi)
SEIZOR : English Turkish
n. zorla ele geçiren kimse, el koyan kimse, haczeden kimse
SEIZURE : English Turkish
n. gasp, yakalama, tutma, ele geçirme, el koyma, zapt, haciz, felç, inme
SEJANT : English Turkish
adj. (hanedan hayvanı ile alakalı) oturan (bir hanedan giysisi üzerinde oturur pozisyonda bir hayvan figürü olarak)
SEJM : English Turkish
n. 20'nci yüzyıldan önce Polonya'nın ulusal parlamentosu
SEKIGUCHI : English Turkish
n. "sabah
00 ve öğleden sonra
00 arası hariç bütün gün şanssızlık ve kötü şans" özel anlamına sahip rokuyo (altı günden oluşan bir hafta) Japon takviminin 6 gününden biri (ayrıca Shakku, Shakko, Jakku, Jakko diye söylenen)
SEKISUI HOUSE, LTD. : English Turkish
n. Sekisui emlak şirketi, ev inşası ve satışı ile meşgul olan Japon şirketi, Japon ev inşaatçısı
SEKITORI : English Turkish
n. derecesi Juryo'dan daha yüksek olan sumo güreşçisi
SEKIWAKE : English Turkish
n. sumo güreşinde üçüncü en yüksek rütbe; sekiwake derecesindeki sumo güreşçisi
SELACHIAN : English Turkish
n. kedibalığı ve köpekbalıklarını içeren omurgalı balık familyası türü
SELAH : English Turkish
n. İncil'de Psalms'ın kitabında sıkça görünen müzikal terim (muhtemelen metinde bir durak veya arayı işaret eden)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani