Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SEESAW : English Turkish

v. inip çıkmak, tahterevalliye binmek, kâh öyle kâh böyle olmak, tereddüd etmek, kararsız olmak, gidip gelmek

SEESAW BETWEEN TWO OPINIONS : English Turkish

v. kararsız kalmak, iki arada bir derede kalmak

SEETHE : English Turkish

v. kaynamak, haşlamak, köpürmek, kudurmak, kaynaşmak, dolup taşmak

SEETHING : English Turkish

adj. kaynayan, köpüren, fokurdayan; kuduran, aşırı derecede heyecanlanmış, çok heyecanlı, çok tedirgin

SEETHING POT : English Turkish

kaynayan kap; kargaşa, gürültü, patırtı, hengame

SEETHINGLY : English Turkish

adv. kudurmuş bir şekilde, hiddetten köpürerek, heyecanlı ve tedirgin bir şekilde, heyecanla

SEETHROUGH : English Turkish

adj. ışık geçiren, transparan; transparan malzeme veya kumaştan yapılmış

SEFI : English Turkish

n. isim

SEG : English Turkish

n. segment, bölüm, bir tevizyon dizisinin bölümü (Argo)

SEGA : English Turkish

n. Tokyo merkezli Japon şirketi, bilgisayar ve video oyunları üreticisi ve geliştiricisi

SEGEV : English Turkish

n. bir erkek ismi (İbranice)

SEGMENT : English Turkish

n. parça, bölüm, dilim, daire kesmesi, bölüt

SEGMENT : English Turkish

v. bölmek, parçalara ayırmak

SEGMENTAL : English Turkish

adj. bölümler halinde, parçalar halinde, bölünmüş parçalarla karakterize; bir bölüme ait, bir parçaya ait; bölümlere ayrılmış; ayrılmış bölümlerden oluşan

SEGMENTARY : English Turkish

adj. bölümler halinde, parçalar halinde, bölünmüş parçalarla karakterize; bir bölüme ait, bir parçaya ait; bölümlere ayrılmış; ayrılmış bölümlerden oluşan

SEGMENTATION : English Turkish

n. bölünme, parçalara ayrılma, hücre bölünmesi, bölünerek çoğalma, segmantasyon

SEGMENTED : English Turkish

adj. dilimli, halkalı [biy.], parçalara ayrılmış

SEGMENTER : English Turkish

n. bölen kimse, parçalara ayıran kimse; parçalayan kimse

SEGOLENE ROYAL : English Turkish

n. (1953'te Dakar'da doğan, Senegal) 2007 Fransa başkanlık seçimlerinde Sosyalist Parti adayı olarak başkanlık için yarışan ve kaybeden Fransız politikacı

SEGREGATE : English Turkish

adj. ayrılmış, ayrı

SEGREGATE : English Turkish

v. ayırmak, ayrı tutmak, ayrım yapmak, ırkçılık yapmak, tecrit etmek, ayrılmak

SEGREGATED : English Turkish

adj. ayrılmış, bölünmüş, koparılmış; farklı ırkların üyelerinin ayrılması/bölünmesi ile karakterize

SEGREGATION : English Turkish

n. ayrılma, ayrım, ayırma, ırk ayrımı, ırkçılık

SEGREGATIONIST : English Turkish

n. ayrımcı, ırkçı, ayıran kimse

SEGREGATIVE : English Turkish

adj. ayırma, ayırma ile ilgili