Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SEEING : English Turkish

n. görme

SEEING IS BELIEVING : English Turkish

görmek inanmaktır, görmek en iyi kanıttır, bir şeyi duymaktansa görmek daha iyidir

SEEING THAT : English Turkish

madem, mademki

SEEING-EYE DOG : English Turkish

ehber köpek, kör adamların köpeği

SEEINGEYE DOG : English Turkish

n. kılavuz köpek, körler için köpek

SEEK : English Turkish

v. aramak, aranmak, araştırmak, kazanmaya çalışmak, peşinde koşmak, çıkarmaya çalışmak, istemek, uğraşmak, öğrenmeye çalışmak

SEEK A DIVORCE : English Turkish

v. boşanma davası açmak

SEEK A QUARREL : English Turkish

aranmak, kavga çıkarmaya çalışmak

SEEK AFTER : English Turkish

aramak, peşinde olmak, araştırmak, çıkarmaya çalışmak

SEEK AND YOU SHALL FIND : English Turkish

ara ve bulacaksın, sor ve cevaplanacaksın, eğer aktif bir şekilde ararsan aradığın şeyi bulacaksın

SEEK BAIL : English Turkish

teminat aramak, kefalet talep etmek, hapise gitmek yerine bir kimsenin mahkemeye çıkacağının garantisi olarak finansal bir garanti ile salıverilmesini talep etmek

SEEK FOR : English Turkish

aramak, araştırmak, peşinde olmak, çıkarmaya çalışmak

SEEK GREENER PASTURES : English Turkish

daha iyi koşullar aramak

SEEK HIS FORTUNE : English Turkish

şansını aramak, talihini denemek, kısmetini aramak

SEEK OUT : English Turkish

arayıp bulmak

SEEK SAFETY : English Turkish

emniyet aramak, koruma bulmaya niyetlenmek

SEEK SANCTUARY : English Turkish

himaye aramak, sığınak aramak, barınak aramak

SEEK SMB.'S LIFE : English Turkish

v. canına kastetmek

SEEK TIME : English Turkish

disk kafasının hareket etmesi için ihtiyaç duyulan zaman (Bilgisayar)

SEEKER : English Turkish

n. arayan, arayıcı, arayan kimse, sonda

SEEKER AFTER TRUTH : English Turkish

gerçeği arayan kimse, gerçekleri bulmayı deneyen kimse

SEEKERS : English Turkish

n. Tanrı'nın vahyinin gelmesini beklemeyi tercih eden ve zamanlarının tüm kiliselerinin bozulduğunu düşünen 17'nci yüzyılın ortalarında İngiltere'de ortaya çıkan gizemli bir Püriten mezhebi

SEEKS POWER : English Turkish

güç arayan, güç ve yetki kazanmaya hevesli olan

SEEL : English Turkish

v. evcilleştirmek için şahin veya doğanların gözkapaklarını dikmek; kör etmek

SEELY : English Turkish

adj. aptalca, saçma, anlamsız, önemsiz; saçma sapan, abes (Arkaik)