English Turkish
SEPARABLENESS : English Turkish
n. bölünebilirlik, ayrılabilirlik
SEPARABLY : English Turkish
adv. bölünebilir bir şekilde, ayrılabilir bir şekilde, ayrılmaya izin veren bir tarzda
SEPARATE : English Turkish
n. ayırma işareti
SEPARATE : English Turkish
v. ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
SEPARATE : English Turkish
adj. ayrı, müstakil, bireysel, ferdi, ayrık, tek başına olan
SEPARATE ENTITY : English Turkish
ayrılmış varlık, farklı ve egemen yapı, ayrılmaya sebep olan
SEPARATE ENTITY ASSUMPTION : English Turkish
ayrılmış varlık farzetme, muhasebede bir işletmeye sahibinden ayrı bir varlıkmış gibi davranan temel bakış
SEPARATE ENTRANCE : English Turkish
ayrı giriş, özel giriş, yanlızca tek bir eve giden giriş
SEPARATE INTO SEGMENTS : English Turkish
v. dilimlemek
SEPARATE THE SHEEP FROM THE GOATS : English Turkish
koyunları keçilerden ayırmak, iyi ve kötü arasında fark gözetmek
SEPARATED : English Turkish
adj. ayrık
SEPARATELY : English Turkish
adv. ayrı ayrı, ayrı olarak, tek başına
SEPARATENESS : English Turkish
n. ayrılmış olma özelliği, ayrım yapma vasfı, ayrılma özelliği; bağlantısız olma özelliği; açıklık, fark, çeşitlilik; şahsiyet, özgünlük, benlik
SEPARATES : English Turkish
n. bir takımın parçası olarak değil ayrı şekilde satılan elbise parçaları
SEPARATION : English Turkish
n. ayrılık, ayırma, ayrılma, bölünme, aralık, boşluk, ayrışma, ayrı olma, müstakil olma
SEPARATION AGREEMENT : English Turkish
ayrılma anlaşması, ayrılan bir çift arasında malların ve paranın bölünmesi ila alakalı anlaşma
SEPARATION ALLOWANCE : English Turkish
ayrılma için ödeme olarak verilen para
SEPARATION ANXIETY : English Turkish
ayrılık korkusu, terkedilme korkusu, bu insanda aşırı derecede bağımlı şekilde hareket etmesine ve karamsar olmasına sebep olan kendisine yakın bir kimse tarafından ihmal edilme ve terkedilme korkusu
SEPARATION CENTER : English Turkish
ayırma merkezi, alma ve filtreleme merkezi; askeri serbest bırakma merkezi
SEPARATION LINE : English Turkish
ayırma çizgisi, yasak bir bölgeye bölünmeyi gösteren beyaz çizgi
SEPARATION OF CHURCH AND STATE : English Turkish
kilise ve devletin ayrılması, devlet işleri ve din işleri birbirini etkilemez ve yasal olarak birleştirilemez kuralı (ABD Anayasasının Birinci Değişikliğinde ifade edilen)
SEPARATION OF FORCES : English Turkish
güçlerin ayrılması, aktif çatışmanın durması; iki çarpışan taraf arasında ateşkes
SEPARATION OF FORCES AGREEMENT : English Turkish
güçlerin ayrılması anlaşması, aktif çatışmanın durması anlaşması; iki çarpışan taraf arasında ateşkes anlaşması (ör. ülkeler)
SEPARATION OF POWERS : English Turkish
güçlerin ayrılığı, otoritenin ayrılması, gücün sağıtılması, her devlet kurumu bağımsız yetkiye sahiptir ve diğer kurumların gücünü sınırlandırır şeklindeki temel demokratik kural
SEPARATION OF PROCEEDINGS : English Turkish
davaların ayrılması, dava işlemlerinin ayrılması, çeşitli suçlamalara dayanan veya çeşitli farklı şüphelilere yöneltilmiş bir davanın ayrılması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani