English Turkish
SENSUALNESS : English Turkish
n. tensel olma özelliği; icinsel ve fiziksel zevklere indirgeme; çapkınlık, hovardalık, açık saçıklık, adilik
SENSUOUS : English Turkish
adj. hissi, duygusal, duygulara hitap eden, duyumsal
SENSUOUSLY : English Turkish
adv. duyuları etkileyen bir tarzda; duyusal idrak vasıtasıyla; hassas bir şekilde, duyusal uyarıcıya tepki verecek tarzda
SENSUOUSNESS : English Turkish
n. duygusallık
SENT AFTER : English Turkish
sonra gönderilmiş
SENT HIM AWAY : English Turkish
onu kovmuş, onu olduğu yerden sürgün etmiş
SENT HIM PACKING : English Turkish
onu uzaklaştırmış, onu göndermiş
SENT HIS REGARDS : English Turkish
saygılarını göndermiş, bir kimseye başka birine saygılarını iletmesini söylemiş
SENT IN HIS PAPERS : English Turkish
istifa mektubu verilmiş
SENT ITEMS : English Turkish
gönderilmiş nesneler, transfer edilmiş veya sevkedilmiş nesneler
SENT OUT : English Turkish
sevkedilmiş, gönderilmiş
SENTENCE : English Turkish
n. cümle, tümce, söz, karar, özdeyiş, vecize, mahkeme kararı, hüküm, yargı
SENTENCE : English Turkish
v. hüküm vermek, mahkum etmek, ceza vermek, hüküm giydirmek
SENTENCE OF IMPRISONMENT : English Turkish
hapishaneye gönderilmekle sonuçlanan cezalandırma
SENTENCE TO- : English Turkish
-a hüküm vermek;
a mahkum etmek
SENTENCED : English Turkish
adj. hükümlü
SENTENCED HIM TO : English Turkish
ir mahkeme tarafından bir ceza olarak karar verilmiş, ceza olarak söylenmiş
SENTENCED HIM TO DEATH : English Turkish
onu ölümle cezalandırmış, ölüm cezası ile cezalandırmış, öldürülerek cezalandırılması gerektiğine karar verilmiş
SENTENCED TO DEATH : English Turkish
ölüme mahkum edilmiş, ölüm cezası ile cezalandırılmış
SENTENCER : English Turkish
n. cezalandırıcı, hüküm veren kimse, yasal bir ceza uygulamaya koyan kimse
SENTENTIOUS : English Turkish
adj. özlü, kısa ve özlü, vecizelerle konuşan, öğüt verir gibi konuşan
SENTENTIOUSLY : English Turkish
adv. sahte dindar bir şekilde, sofuluk taslayan bir şekilde
SENTENTIOUSNESS : English Turkish
n. sahte dindarlık, sofuluk taslama, kendini doğrulama
SENTIENCE : English Turkish
n. bilinçlilik, duyarlılık, duygululuk, sezgi, sezi
SENTIENT : English Turkish
adj. duyarlı, hisli, önsezileri güçlü, duygulu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani