English Turkish
SEXUALLY TRANSMITTED DISEASES : English Turkish
cinsel yolla bulaşan hastalık, cinsel faaliyet yoluyla nakledilen veya bulaştırılan hastalık
SEXY : English Turkish
n. seksi kimse
SEXY : English Turkish
adj. seksi, cinsel istek uyandıran, çekici
SEYCHELLES : English Turkish
n. Seychelles Cumhuriyeti, Hint Okyanusu'nda 115 adadan oluşan ülke
SEYMOUR : English Turkish
n. bir soyadı; bir erkek ismi; Jane Seymour (1509?-1537), İngiltere Kraliçesi (
1537), VIII. Henry'nin VI. Edward'ı doğurduktan sonra ölen üçüncü karısı; Jane Seymour (1951 doğumlu), İngiliz asıllı ABD'li sinema ve televizyon oyuncusu; ABD'de bazı şehir ve kasabaların adı (Indiana'daki Seymour; Konnektikut'taki Seymour vb. gibi); Avustralya'da bir şehir
SF : English Turkish
n. hayali bilimsel gelişmeler ve/veya uzay yolculuğuna dayanan kurgu
SFC : English Turkish
irinci sınıf çavuş, kıdemli başçavuş ile başçavuş arasındaki askeri rütbe
SG : English Turkish
aynı hacimdeki suyun ağırlığına göre maddenin göreli ağırlığı
SGML : English Turkish
İnternet hipertekst dosyaları yazmak için kullanılan mutat dil (içeriğin belgenin şeklinden ayrılması esasına dayalı)
SGT : English Turkish
n. çavuş, rütbesi onbaşı veya birinci sınıf havacının üzerinde olan astsubay çavuş; rütbesi bir yüzbaşı veya teğmenin altında olan polis memuru
SGT. MAJ. : English Turkish
aşçavuş, askeri karargahlarda baş yönetici asistanı olarak çalışan astsubay (ABD); en yüksek rütbeli astsubay (İngiltere)
SH : English Turkish
interj. hişt, sus, şışt
SH. : English Turkish
n. büyük dörtgen kağıt parçası (Ciltçilik)
SHA'AREI TIKVA : English Turkish
orta İsrail'de Samariye bölgesinde şehir yerleşkesi
SHABBAT : English Turkish
n. Şabat, sabbath, Yahudiler'in tatil günü (Cuma akşamı günbatımı ile Cumartesi akşamı gün batımı arasında, gökte üç yıldızın görülebilmesinden sonra)
SHABBILY : English Turkish
adv. yırtık pırtık bir şekilde, lime lime bir şekilde; harap bir tarzda, döküntü bir şekilde; alçakça, ahlaksız bir şekilde
SHABBINESS : English Turkish
n. eskilik
SHABBY : English Turkish
adj. eski püskü, yırtık pırtık, pejmürde, kılıksız, sefil, hırpani, cimri, eli sıkı
SHABBY DRESS : English Turkish
eski püskü elbise, kötü durumdaki elbise, kullanılmış elbise
SHABBY GENTEEL : English Turkish
adj. fakir ama temiz giyimli kibar, düşkün kibar
SHABBY TREATMENT : English Turkish
sefil muamele, nefret uyandırıcı davranış, kötü ilişki
SHABI : English Turkish
n. bir isim
SHABRACK : English Turkish
n. çaprak, haşa
SHABTAI : English Turkish
n. Shabtai Tzvi (17'nci yüzyılda Yahudi sahte Mesih); bir erkek ismi
SHABTAI ZVI : English Turkish
1600'lerdeki sahte Yahudi mesih
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani