English Turkish
SHE'D : English Turkish
v.
mış,
mıştı, geçmiş zamanı ifade etmek için bir diğer fiille birlikte kullanılan fiil
SHE'D : English Turkish
v.
acak,
acaktı, gelecek zamanı ifade etmek için bir diğer fiille birlikte kullanılan fiil
SHE'LL : English Turkish
v.
acak,
ecek, gelecek zamanı ifade etmek için bir diğer fiille birlikte kullanılan fiil
SHE'LL : English Turkish
v.
acak,
ecek, gelecek zamanı ifade etmek için bir diğer fiille birlikte kullanılan fiil
SHE'S : English Turkish
v. var, yaşıyor, belirli bir yer isgal ediyor, belirli bir durumda varlığını sürdürüyor
SHE'S : English Turkish
v.
mış,
mıştı, geçmiş zamanı ifade etmek için bir diğer fiille birlikte kullanılan fiil
SHE'S AN EASY LAY : English Turkish
kolay yatıyor, seks yapmaya çabucak karar verecek, bir kimse onu kolaylıkla yatağa atabilir
SHE'S EASY : English Turkish
o kız rahat, o kız kolay, o kızın aklı bir karış havada, aldırış etmez kız
SHE'S GOT A BUN IN THE OVEN : English Turkish
kız hamile, rahminde bir bebek taşıyor
SHE'S WEARING THE SUIT : English Turkish
evde otorite o, kocanın bir gücü yok, koca güce sahip değil
SHE-MALE : English Turkish
n. travesti, erkeklikten kadınlığa bir cinsiyet değişikliği geçirmiş kimse, kadın gibi görünen fakat hem gögüsleri hemde erkek cinsel organı olan kimse
SHE-SCHOOL : English Turkish
kız okulu, kızlar için okul
SHEA : English Turkish
n. beyaz bir yağ çıkarılan (shea tereyağı) tohumlar veren tropikal Afrika ağacı
SHEA BUTTER : English Turkish
n. shea tereyağı, shea ağacının tohumlarından elde edilen ve sabun ve mum üretiminde kullanılan beyaz yağ, karite tereyağı
SHEA TREE : English Turkish
n. beyaz bir yağ çıkarılan (shea tereyağı) tohumlar veren tropikal Afrika ağacı
SHEAF : English Turkish
n. demet, deste, tomar
SHEAF : English Turkish
v. demet yapmak, demetlemek
SHEAF OF CORN : English Turkish
ekin demeti, mısır demeti
SHEAF OF FIRE : English Turkish
yaylım ateşi
SHEAFLIKE : English Turkish
adj. bir demette birbirine bağlanmış ekin demetlerine benzeyen
SHEAR : English Turkish
n. makaslama gücü, makaslama gerilimi
SHEAR : English Turkish
v. kırpmak, kırkmak, makasla kesmek, kesmek, mahrum etmek, soymak, yoksun bırakmak, kesilmek, biçilmek
SHEAR A SHEEP : English Turkish
koyun kırpmak, koyundan yün almak
SHEAR LEGS : English Turkish
yükseltilebilir bacaklar
SHEAR PIN : English Turkish
n. emniyet pimi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani