English Turkish
SHASHLIK : English Turkish
n. közde pişirilmiş kuzu eti ve diğer sebzelerden oluşan yemek, şiş kebap
SHASTRA : English Turkish
n. (Budizm) kutsal analitik Hindu metni
SHATILA : English Turkish
n. Şattila, güney Lübnan'da bulunan eski mülteci kampı
SHATT AL-ARAB : English Turkish
Şatt-ül Arap, Irak'ın güneydoğusunda Dicle ve Fırat nehirlerinin birleşerek oluşturdukları nehir
SHATTER : English Turkish
v. parçalamak, kırmak, harap etmek, yok etmek, zarar vermek, yıkmak, bozmak, parçalanmak, kırılmak
SHATTER HOPES : English Turkish
ümitleri parçalamak, iyimserliği yok etmek, iyi beklentilerin umutsuz olduğunu göstermek
SHATTERED : English Turkish
adj. parçalara ayrılmış, parçalanmış, paramparça olmuş; hasar verilmiş, zarar görmüş; harabeye dönmüş, yıkılmış, yok edilmiş, enkaz haline getirilmiş
SHATTERED BEYOND RECOGNITION : English Turkish
tanınmaz şekilde parçalanmış, o kadar kötü parçalanmış ki kimse onu tanıyamaz
SHATTERED CONVENTIONS : English Turkish
parçalanmış adetler, kendisine karşı isyan edilmiş değerler; yokedilmiş değerler
SHATTERED HEALTH : English Turkish
zarar görmüş sağlık, istikrarsız sağlık, düzensiz sağlık, değişken sağlık
SHATTERED HOPES : English Turkish
parçalanmış umutlar, yokedilmiş iyimserlik, umutsuz hale getirilmiş iyi beklentiler
SHATTERER : English Turkish
n. parçalayan kimse, parçalarına ayıran kimse
SHATTERING : English Turkish
adj. yıkıcı, bozucu, tahrip edici
SHATTERING CONVENTIONS : English Turkish
genel olarak beklenin zıttına birşeyler yapma, kabuledilmiş değerlere karşı isyan etme
SHATTERINGLY : English Turkish
adv. parçalayan bir tarzda; yıkıcı bir şekilde, yıkıcı bir tarzda
SHATTERPROOF : English Turkish
adj. dağılmaz (cam vb.), kırılmaz
SHATTERS : English Turkish
n. kıymıklar, parçalar, kırıntılar, fragmanlar
SHAUL : English Turkish
n. bir erkek ismi (İbranice)
SHAUL TCHERNICHOVSKY : English Turkish
(
1943) İbrani şair ve yazar
SHAVABLE : English Turkish
adj. traş edilebilir, rendelenebilir
SHAVE : English Turkish
n. tıraş, sıyırarak geçme, rende, marangoz rendesi, yalan, aldatma
SHAVE : English Turkish
v. tıraş etmek, tıraş olmak, kesmek, kırpmak, rendelemek, sıyırmak, sıyırıp geçmek, soymak, yüzmek
SHAVE ONESELF : English Turkish
tıraş olmak
SHAVE THROUGH : English Turkish
engeli aşmak, ucuz kurtulmak
SHAVEABLE : English Turkish
adj. traş edilebilir, rendelenebilir; ince dilimlere kesilebilir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani