Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SIMULANT : English Turkish

adj. benzer

SIMULATE : English Turkish

v. yalandan yapmak, numarası yapmak, gibi göstermek, taklit etmek, benzetmek, taklidini yapmak, benzerini yapmak

SIMULATED : English Turkish

adj. sahte, taklit

SIMULATED ACCOUNT : English Turkish

n. sahte hesap, uydurma hesap

SIMULATION : English Turkish

n. benzeme, benzeşme, yalandan yapma, taklit, sahte tavır, benzer şartları oluşturma

SIMULATION PROGRAM : English Turkish

simülasyon programı, belirli durumları simüle eden program, farklı durumlardan şekilleri olan bilgisayar programı

SIMULATIVE : English Turkish

adj. taklit, taklit eden, sahte ve hileli olması ile karakterize

SIMULATOR : English Turkish

n. iki yüzlü, numaracı, yalancı, yalandan hasta, simülatör

SIMULCAST : English Turkish

n. radyo ve televizyondan aynı anda yayınlanan yayın

SIMULTANEITY : English Turkish

n. eşzamanlılık, aynı zamanda olma

SIMULTANEOUS : English Turkish

adj. eşzamanlı, aynı zamanda olan, anında, simultane

SIMULTANEOUS EQUATION : English Turkish

eşzamanlı eşitlik, değişkenleri dizideki tüm eşitlikleri çözmesi için kullanılabilen iki veya daha fazla değişkenli eşitlik dizisi

SIMULTANEOUS GAME : English Turkish

eşzamanlı oyun, çeşitli oyuncuların aynı anda oynayabileceği oyun

SIMULTANEOUS INTERPRETER : English Turkish

eşzamanlı çevirmen, konuşurken bir dilden diğer bir dile çevirmek çevirme, her cümlenin sonunda doğrudan çeviri

SIMULTANEOUS TRANSLATION : English Turkish

simultane çeviri, anında çeviri

SIMULTANEOUSLY : English Turkish

adv. aynı anda

SIMULTANEOUSNESS : English Turkish

n. aynı anda oluşma

SIN : English Turkish

n. günah, suç, kabahat

SIN : English Turkish

v. günah işlemek, suç işlemek

SIN AGAINST THE HOLY GHOST : English Turkish

ağışlanmaz günah, affedilmez günah

SIN OF OMISSION : English Turkish

n. ihmal suçu

SIN OF THE GOLDEN CALF : English Turkish

altın buzağı günahı, putperestlik, puta tapınma (İncil'de geçen ve Yahudiler'in Sina çölünde iken tapındıkları altın buzağı)

SIN OFFERING : English Turkish

günahlar için tövbe içerisinde yapılan tanrıya sunum veya kurban

SIN ONE'S MERCIES : English Turkish

merhametine ihanet etmek, nankör olmak, hain olmak, takdir göstermemek

SIN SPOT : English Turkish

günah nohtası, genelev, randevu evi