Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SIT IN JUDGEMENT ON : English Turkish

yargılamak, bir duruşmaya başkanlık etmek

SIT IN PARLIAMENT : English Turkish

Parlamento'da oturmak, temsilciler evinin bir üyesi olmak (Yönetim, Hükümet)

SIT IN PENNILESS BENCH : English Turkish

parasız sahilde oturmak, çok fakir olmak, tam parasızlık

SIT IN THE CATBIRD SEAT : English Turkish

gıpta edilen ve arzulanan bir pozisyonda oturmak

SIT LOOSE : English Turkish

üstünkörü oturmak, umursamaz olmak, lakayıt olmak, ilgisiz olmak

SIT ON : English Turkish

oturmak, üzerine oturmak, görevinde olmak, görevi yapmak, üye olmak, toplanmak, yola getirmek, ilgilenmemek, uğraşmamak

SIT ON A GOLD MINE : English Turkish

altın madeninin üzerinde oturmak, bir hazinenin üzerinde oturmak, bir hazineye sahip olmak

SIT ON ONE'S HANDS : English Turkish

elleri üzerinde oturmak, boş kalmak, hiçbirşey yapmamak

SIT ON PINS AND NEEDLES : English Turkish

diken üstünde olmak, dokuz doğurmak

SIT ON THE BENCH : English Turkish

kürsüde oturmak, hakim olmak, hakim olarak çalışmak

SIT ON THE FENCE : English Turkish

çitin üzerinde oturmak, kararsız olmak; karar vermekte tereddüt etmek; dahil olmaktan kaçınmak

SIT ON THE HEDGE : English Turkish

karar için beklemek, bir hüküm için sabırsız şekilde beklemek

SIT ON THE LID : English Turkish

heyecanını bastırmak, hevesi öldürmek

SIT ON THE SPLICE : English Turkish

defans oynamak (Kriket)

SIT ON THE THRONE : English Turkish

tahta oturmak, Kral'ın koltuğuna oturmak

SIT ON THORNS : English Turkish

diken üstünde oturmak, tedirgin olmak

SIT ONESELF : English Turkish

oturmak

SIT OUT : English Turkish

sonuna kadar oturmak, fazla uzun kalmak, katılmamak, yeralmamak, oynamamak, dışarıda oturmak

SIT OVER : English Turkish

hareket etmek, bir yeri tahliye etmek

SIT PENNILESS ON A BENCH : English Turkish

sahilde penisiz oturmak, fakir ve yardıma muhtaç olmak, yoksulluk içinde yaşamak

SIT PRETTY : English Turkish

harika bir durumda olmak, "rahat şekilde oturmak"

SIT SANDWICH : English Turkish

sıkışık oturmak

SIT THROUGH : English Turkish

-ın bitimine kadar kalmak

SIT TIGHT : English Turkish

kımıldamamak, sağlam oturmak, krizin geçmesini beklemek, vazgeçmemek

SIT UNDER : English Turkish

ağlı olmak, öğrencisi olmak