Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

SMALL SIZED : English Turkish

adj. küçük boy

SMALL SPACE : English Turkish

küçük alan, küçük yer

SMALL SPONGE CAKE : English Turkish

küçük sünger kek, küçük yumuşak kek türü

SMALL SPOON : English Turkish

küçük kaşık, çay kaşığı, minyatür kaşık

SMALL STICK : English Turkish

küçük çubuk, küçük dal

SMALL STORES : English Turkish

küçük dükkanlar, donanma askerlerinin maaşlarını yatırmaları için küçük dükkanlar

SMALL SUM : English Turkish

küçük miktar, düşük miktar, mütevazi miktar

SMALL SUMMIT : English Turkish

küçük zirve, yüksek olmayan zirve

SMALL TALK : English Turkish

havadan sudan konuşma, boş lâf

SMALL THING : English Turkish

küçük şey, minik şey, minyatür şey

SMALL TIME : English Turkish

(Argo) değersiz, önemsiz, anlamsız; profesyonelliğin düşük seviyesi (ör.: "önemsiz avukat")

SMALL TOOTHED : English Turkish

adj. sık dişli

SMALL TOOTHED COMB : English Turkish

sık dişli tarak

SMALL TOWEL : English Turkish

küçük havlu, yüz havlusu

SMALL TOWN : English Turkish

kasaba

SMALL VILLAGE : English Turkish

küçük köy, minik köy, çok küçük popülasyona sahip köy

SMALL WARES : English Turkish

n. küçük satılık mallar, çeşitli küçük tekstil eşyaları

SMALL WHEEL : English Turkish

küçük tekerlek

SMALL WINE : English Turkish

küçük şarap, alkolsüz şarap

SMALL WONDER : English Turkish

şaşılmayacak şey

SMALL WORLD : English Turkish

küçük dünya (genellikle beklenmedik yerlerde gerçekleşen beklenmedik karşılaşmalarda söylenen)

SMALL WORRIES OF LIFE : English Turkish

hayatın küçük endişeleri, hayatın küçük problemleri, önemsiz günlük meseleler

SMALL WOUND : English Turkish

küçük yara

SMALLER : English Turkish

adj. daha küçük

SMALLEST : English Turkish

adj. en küçük