English Turkish
SOUNDLESS : English Turkish
adj. sessiz, gürültüsüz
SOUNDLESSLY : English Turkish
adv. sessizce, ses olmadan, sesi olmadan; çok derinden bir şekilde, anlaşılmaz bir şekilde, akıl ermez bir şekilde
SOUNDLY : English Turkish
adv. adamakıllı, selâmetle, sağ salim, doğruca
SOUNDMAN : English Turkish
n. sesçi, ses teknisyeni, ses görevlisi, ses efektleri veya ses kontrolünden sorumlu teknisyen (televizyon veya radyo yayını vs sırasında)
SOUNDNESS : English Turkish
n. sağlamlık, sağlık, esenlik, doğruluk, iyi durumda olma, mükemmellik, yasallık, geçerlilik
SOUNDPROOF : English Turkish
v. ses geçirmez yapmak, ses yalıtımı yapmak
SOUNDPROOF : English Turkish
adj. ses geçirmez
SOUNDS OF MUSIC : English Turkish
müzik sesi, kulağa hoş gelen müzik aleti ve şarkı sesi
SOUNDTRACK : English Turkish
n. film müziği, sinema filmi üzerinde ses kaydı bulunduran dar bant; bir filmde kullanılan ticari amaçlı müzik ve şarkı kaydı
SOUP : English Turkish
n. çorba, et suyu, nitrogliserin, fotoğraf banyo ilacı, motor gücü, yoğun sis
SOUP ALMONDS : English Turkish
çorba içinde yenilen krakere benzer pişirilmiş buğday taneleri
SOUP AND FISH : English Turkish
(Argo) smokin, smokin ceketi, erkeklerin resmî akşam giyeceği
SOUP BOWL : English Turkish
n. çorba kâsesi
SOUP KITCHEN : English Turkish
aşevi, aşocağı, sahra mutfağı
SOUP LADLE : English Turkish
n. kepçe
SOUP NUTS : English Turkish
çorba içinde yenilen krakere benzer pişirilmiş buğday taneleri
SOUP OF THE DAY : English Turkish
günün çorbası, bir menüde sunulan özel çorba
SOUP PLATE : English Turkish
n. çorba tabağı
SOUP POWDER : English Turkish
çorba tozu, çorba yapmak için kullanılan toz
SOUP SPOON : English Turkish
n. çorba kaşığı, çorba içmek için kullanılan büyük kaşık
SOUP STOCK : English Turkish
n. çorba et suyu, et suyu, bulyon
SOUP TICKET : English Turkish
n. bedava çorba kartı, aşevi karnesi
SOUP UP : English Turkish
v. gücünü artırmak, güçlendirmek, geliştirmek, büyütmek
SOUP-BOWL : English Turkish
çorba kâsesi, içinde çorba içilen derin kâse
SOUPCON : English Turkish
n. tutam, bir damlacık, azıcık miktar, bir parça, birazcık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani