English Turkish
SOURCE OF LIGHT : English Turkish
ışık kaynağı, ışığın geldiği yer
SOURCE OF SUPPLY : English Turkish
n. kaynak, karşılayan kaynak
SOURCE PROGRAM : English Turkish
kaynak program, kaynak kod
SOURCES AND USES STATEMENT : English Turkish
fon kaynak kullanımı tablosu, fon akım tablosu, bir şirket veya ekonomide sermaye akışı ayrıntısını gösteren rapor, bir nakit akışı raporuyla değiştirilmiş hesap çizelgesi (Muhasebe, Ekonomi)
SOURCES OF INFORMATION : English Turkish
ilgi kaynakları, bilgi kökeni, haberleri başkalarından önce alan kimse
SOURCING : English Turkish
n. kaynak bulma, dışarıdan satın alma, dış tedarikçilerden ürünler veya hizmetler satın alınması
SOURDINE : English Turkish
n. fagota benzeyen yumuşak bir tonda sesi olan düdüklü bir müzik aleti; surdin, bir müzik aletinde (örneğin kemanda) sessizlik, bir müzik aletini sessizleştiren alet; bir organda düşük tonda bir ses yaratan tıkaç
SOURDOUGH : English Turkish
n. hamur mayası, maya, maden arayıcısı (alaska)
SOURING : English Turkish
n. ekşime
SOURISH : English Turkish
adj. ekşi, ekşice, ekşimsi, mayhoş
SOURISH TASTE : English Turkish
ekşimsi tat, mayhoşluk, hafif ekşimsi tat
SOURISHNESS : English Turkish
n. mayhoşluk
SOURLY : English Turkish
adv. ekşi bir şekilde, yüzünü ekşiterek, yüzünü asarak, huysuz bir şekilde
SOURNESS : English Turkish
n. ekşilik, burukluk, nahoşluk, huysuzluk, hırçınlık, suratsızlık, yüzü gülmeme
SOURPUSS : English Turkish
n. asık suratlı, suratsız, memnuniyetsiz kimse, hoşnutsuz kimse (Gayriesmî)
SOUS ENTENDU : English Turkish
n. üstü kapalı söylenen şey
SOUSA : English Turkish
n. John Philip Sousa (
1932), ABD'li besteci ve orkestra şefi; bir soyadı
SOUSE : English Turkish
n. salamura, tuzlama, salamura yapma, sarhoşluk, ayyaş, içki alemi
SOUSE : English Turkish
v. salamuraya bastırmak, tuzlu suya bastırmak, suya bastırmak, suya daldırmak, ıslatmak
SOUSED : English Turkish
adj. sarhoş, içkili
SOUSLIK : English Turkish
n. tarla sincabı
SOUTACHE : English Turkish
n. sutaşı, balık kılçığına benzeyen ve süsleme aksesuarı olarak kullanılan zikzak şeklinde dar sutaşı
SOUTANE : English Turkish
n. papaz cüppesi
SOUTENEUR : English Turkish
n. pezevenk
SOUTERRAIN : English Turkish
n. yeraltındaki oda
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani