Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPIRITUALNESS : English Turkish

n. ruhsallık, ruhanilik, manevilik; doğaüstü olma durumu

SPIRITUOUS : English Turkish

adj. alkollü, ispirtolu, damıtılmış

SPIRITUOUS LIQUOR : English Turkish

n. damıtılarak yapılmış likör

SPIRITUS : English Turkish

n. ruh (Latince)

SPIROCHAETE : English Turkish

n. spiroket (bakteri)

SPIROCHAETOSIS : English Turkish

n. spiroketoz, bir spiroketanın (spiral biçimli bir bakterinin) neden olduğu hastalık

SPIROCHETA : English Turkish

n. spiroketa, spiral biçimli bir bakteri

SPIROCHETAL : English Turkish

adj. spiroketalar (spiral biçimli bir bakteriler) ile ilgili

SPIROCHETE : English Turkish

n. spiroketa, spiral biçimli bir bakteri

SPIROCHETOSIS : English Turkish

n. spiroketoz, bir spiroketanın (spiral biçimli bir bakterinin) neden olduğu hastalık

SPIROGRAM : English Turkish

n. spirogram, solunum hareketleri grafiği; bir spirografın (solunumyazarın) yaptığı kayıt

SPIROGRAPH : English Turkish

n. spirograf, solunum hareketlerini kaydeden cihaz

SPIROGRAPHIC : English Turkish

adj. spirografik, solunum hareketlerini kaydetme ile ilgili

SPIROMETER : English Turkish

n. spirometre, solunumölçer, akciğer kapasitesini ölçmek için kullanılan alet

SPIROMETRIC : English Turkish

adj. spirometrik, spirometre (solunumölçer) ile ilgili, akciğer kapasitesini ölçmek için kullanılan alet ile ilgili

SPIROMETRY : English Turkish

n. spirometri, spirometre (solunumölçer) ile akciğer kapasitesini ölçme

SPIRULINA : English Turkish

n. bir mavi-yeşil yosun çeşidi

SPIRY : English Turkish

adj. spiral, sarmal, helezoni, sivri, sivri tepeli

SPIT : English Turkish

n. tükürük, tükürme, şiş, salya, tıslama, çiseleme, kopya, tıpatıp aynı, şiş (kebap), denize uzanan kara parçası, kum tepecikli kumsal, bir bel boyu derinlik (toprak)

SPIT : English Turkish

v. tükürmek, cızırdamak, çıtırdamak, çiselemek, serpiştirmek, tıslamak, fokurdamak, saçmak, çıkarmak, haykırmak, söylemek, basmak (çığlık), şişe geçirmek, şişlemek

SPIT AND IMAGE : English Turkish

çok büyük benzerlik, çok yakın benzerlik, hık demiş burnundan düşmüş

SPIT AND POLISH : English Turkish

temiz, düzenli, tertipli, iyi bir görüntü verme konusunda katı

SPIT AT SMB : English Turkish

v. tıslamak, tükürmek

SPIT COTTON : English Turkish

kuru bir ağzı olmak

SPIT FIRE : English Turkish

v. ateş püskürmek