English Turkish
SPLASHSCREEN : English Turkish
n. (Bilgisayar) açılış ekranı, bir bilgisayar yüklenirken veya bir program açılırken beliren ve genelde bir logo yazarın adı telif hakkı mesajı ve yazılımcı şirketin iletişim bilgilerini içerebilen başlangıç ekranı
SPLASHY : English Turkish
adj. ıslak, çamurlu, lekeli, sıçrayan, sıçratan, benek benek, rengârenk, sükseli, sansasyonel, heyecan uyandıran
SPLAT : English Turkish
n. koltuk arkalığı, sandalye arkalığı, bir sandalyenin arka orta kısmını oluşturan düz ahşap parça
SPLATTER : English Turkish
v. sıçratmak, sıçramak, serpmek, serpiştirmek, yağmak, su sıçratarak yıkanmak, şapır şupur yıkanmak
SPLAY : English Turkish
n. şev, dışa doğru eğim
SPLAY : English Turkish
v. dışa doğru genişletmek, genişlemek, yayılmak, şevli yapmak, yerinden çıkarmak (omuz)
SPLAY : English Turkish
adj. yayvan, geniş, taraklı, dışa doğru genişleyen, şevli, kaba, tuhaf
SPLAYED : English Turkish
adj. yayvan, taraklı
SPLAYFOOT : English Turkish
n. taraklı ayak, düztaban
SPLAYFOOTED : English Turkish
adj. düztaban
SPLEEN : English Turkish
n. dalak, karasevda, hüzün, hınç, huysuzluk, kaçıklık
SPLEENFUL : English Turkish
adj. karasevdalı, melankolik, huysuz, aksi
SPLEENISH : English Turkish
adj. karasevdalı, melankolik, huysuz, aksi
SPLEENLESS : English Turkish
adj. dalaksız, iyi huylu, iyi niyetli
SPLENDENT : English Turkish
adj. parlak, ışıklı, şaşaalı, gösterişli
SPLENDID : English Turkish
adj. olağanüstü, mükemmel, müthiş, harika, parlak, muhteşem, görkemli
SPLENDID IDEA : English Turkish
muhteşem fikir, çok iyi fikir, harika düşünce, müthiş fikir
SPLENDID ISOLATION : English Turkish
muhteşem izolasyon, çok iyi ayırma, harika izolasyon, müthiş izolasyon
SPLENDIDLY : English Turkish
adv. muhteşem bir şekilde, çok iyi bir şekilde, harika bir şekilde, müthiş bir şekilde, görkemli bir şekilde
SPLENDIDNESS : English Turkish
n. parlaklık, görkem, şaşaa, gösteriş
SPLENDIFEROUS : English Turkish
adj. müthiş, acayip, mükemmel, göz alıcı
SPLENDOR : English Turkish
n. parlaklık, görkem, ihtişam
SPLENDOROUS : English Turkish
adj. muhteşem, çok iyi, harika, müthiş, görkemli; ışıl ışıl, ışıldayan, parıltılı
SPLENDOUR : English Turkish
n. parlaklık, görkem, ihtişam
SPLENECTOMISE : English Turkish
v. (Britanya İngilizcesi) dalağı ameliyatla almak, dalak çıkarma ameliyatı gerçekleştirmek (splenectomize olarak da yazılır)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani