Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPLINTER AWAY : English Turkish

ayrılmış olmak, ayrı olmak,
den ayrılmış olmak

SPLINTER GROUP : English Turkish

n. hizip, klik

SPLINTER OFF : English Turkish

v. ayrılmak, bölünmek

SPLINTER PARTY : English Turkish

n. partiden ayrılanlarca kurulan parti

SPLINTERED : English Turkish

adj. küçük ince parçalar bölünmüş, parçalara ayrılmış, parçalara bölünmüş; ayrılmış, ayrı hale getirilmiş, parçalanmış

SPLINTERPROOF : English Turkish

adj. kırılmaz, dağılmaz, çatlamaz, bomba parçalarını geçirmez

SPLINTERY : English Turkish

adj. parçalı, kıymıklı, kıymık gibi

SPLINTING : English Turkish

n. sabitleme, tespit etme, cebire ile bir yere yerleştirme, kırılmış bir uzvu bir cebire ile destekleyip hareketsiz kılma

SPLIT : English Turkish

n. yarık, yarma, yarılma, çatlama, kırılma, kopma, parçalanma, ayrılma, bozuşma, boşanma, bölünme, yarım parça, yarım şişe içecek, muhbir, ispiyoncu, hafiye, dondurmalı tatlı

SPLIT : English Turkish

v. yarmak, paylaştırmak, bölüştürmek, bölmek, parçalamak, ayırmak, kırmak, yıkmak, mahvetmek, çatlatmak, bölünmek, ayrılmak, kopmak, parçalanmak, çatlamak, paylaşmak, bölüşmek, titizlenmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak, gülmekten yarılmak, katıla katıla gülmek, defolup gitmek, çekip gitmek

SPLIT : English Turkish

adj. çatlamış, yarık, çatlak, kırık, ayrık, ayrılmış

SPLIT A BOTTLE OF WINE WITH : English Turkish

ile birlikte bir şişe şarabı içmek

SPLIT A VOTE : English Turkish

oyu ayırmak, farklı partilerden adaylara oy vermek

SPLIT BAR : English Turkish

ölme çubuğu, grafiksel bir işletim sisteminde bir pencereyi ikiye bölen çubuk

SPLIT ENDS : English Turkish

açılmış uçlar, çatallaşmış uçlar, saçın çatallaşan uçları

SPLIT HAIRS : English Turkish

kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak, titiz davranmak

SPLIT LEVEL : English Turkish

iki katlı olan, iki seviyede olan, iki düzeyli

SPLIT LEVEL HOUSE : English Turkish

n. odalarının seviyeleri farklı ev

SPLIT OFF : English Turkish

yarılmak, parçalanmak, ayrılmak, bölünmek

SPLIT ON : English Turkish

ele vermek, ispiyonlamak, hakkında bilgi vermek

SPLIT ON A ROCK : English Turkish

aşarısız olmak, kaybetmek, çok büyük bir hata yapmak

SPLIT ONE'S SIDES : English Turkish

gülmekten katılmak, katıla katıla gülmek

SPLIT ONE'S SIDES WITH LAUGHTER : English Turkish

gülmekten katılmak, gülmekten yarılmak, katıla katıla gülmek

SPLIT PEA SOUP : English Turkish

n. bezelye çorbası

SPLIT PEAS : English Turkish

kırık bezelye, çorbalık bezelye