English Turkish
SPOILSPORT : English Turkish
n. oyunbozan, mızıkçı
SPOILT : English Turkish
adj. şımarık, şımartılmış, bozulmuş, nazlı, berbat olmuş, berbat, nazlı büyütülmüş
SPOKANE : English Turkish
n. Washington (ABD) eyaletinde bir şehir
SPOKE : English Turkish
v. tekerleğe çomak sokmak, çubuk sokarak durdurmak
SPOKE : English Turkish
n. tekerlek parmaklığı, portatif merdiven basamağı, fren düzeni, at arabası tekerine dönmemesi için sokulan çomak
SPOKE AT LENGTH : English Turkish
ayrıntılı bir şekilde konuştu, ayrıntıları söyledi, detaylı bir şekilde konuştu, çok konuştu
SPOKE BONE : English Turkish
önkol kemiği
SPOKE EVIL OF HIM : English Turkish
onun hakkında kötü konuştu, onunla ilgili olarak olumsuz konuştu, ona karşı konuştu, onu kötüledi, onu eleştirdi
SPOKE FOR : English Turkish
-nın adına konuştu,
için konuştu,
yı temsilen konuştu
SPOKE HIS MIND : English Turkish
aklından geçeni konuştu, açık bir şekilde konuştu, açık açık konuştu, dobra dobra konuştu, samimi bir şekilde konuştu
SPOKE ILL OF : English Turkish
hakkında kötü konuştu, ile ilgili olarak olumsuz konuştu,
a karşı konuştu,
yı kötüledi,
yı eleştirdi
SPOKE LOUDLY : English Turkish
yüksek sesle konuştu, çığlık attı, sesini yükseltti
SPOKE NONSENSE : English Turkish
saçma sapan konuştu, ıvır zıvır şeylerden bahsetti, gereksiz konulardan onuştu, saçmaladı
SPOKE TO HIM SOFTLY : English Turkish
onu yumuşak bir şekilde konuştu, ona karşı nazik bir şekilde konuştu
SPOKE VAGUELY : English Turkish
elirsiz bir şekilde konuştu, anlaşılmaz bir şekilde konuştu, anlaşılması güç bir şekilde konuştu
SPOKEN : English Turkish
suff. konuşan
SPOKEN : English Turkish
adj. konuşma, konuşulan, konuşan
SPOKEN ARABIC : English Turkish
konuşma Arapçası, konuşulan Arapça, Arapça dilinin konuşulan ve popüler olan lehçesi
SPOKEN ENGLISH : English Turkish
konuşma İngilizcesi
SPOKEN LANGUAGE : English Turkish
konuşma dili, konuşulan dil, insanların iletişim için kullandıkları dil, insanların konuştukları dil
SPOKEN WORD : English Turkish
konuşulan kelime, telaffuz edilen kelime, sesli olarak telaffuz edilen sözcük; halk okumaları şiir veya düzyazı çalışmaları
SPOKESHAVE : English Turkish
n. kürekçi rendesi, parmaklık rendesi
SPOKESMAN : English Turkish
n. sözcü, temsilci
SPOKESPEOPLE : English Turkish
n. sözcüler, konuşmacılar, sözcü olarak görev yapan kadın veya erkekler
SPOKESPERSON : English Turkish
n. sözcü, konuşmacı, başka bir kimse veya grup adına konuşma yapan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani