Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPOOFER : English Turkish

n. maskara, şakacı, dalgacı, dalga geçen; radar sistemlerini elektronik olarak karıştıran kimse; bilgisayar korsanları tarafından kullanılan ve bilgisayar sisteminin korsanı bir yetkili kullanıcı olarak görmesini sağlayan program (Bilgisayar)

SPOOK : English Turkish

n. hayalet, hortlak, ajan, casus

SPOOK : English Turkish

v. hayalet gibi görünmek

SPOOKED : English Turkish

adj. (Argo) korkmuş, korkutulmuş, ürkmüş; hayalet görmüş, hayaletler tarafından ziyaret edilmiş, gözüne hayaletler görünmüş

SPOOKINESS : English Turkish

n. korkutuculuk, korkutucu olma, ürkütücülük

SPOOKISH : English Turkish

adj. hayalet gibi, tekin olmayan

SPOOKY : English Turkish

adj. hayalet gibi, tekin olmayan

SPOOL : English Turkish

v. makaraya sarmak, bobine sarmak

SPOOL : English Turkish

n. makara, bobin

SPOOLED : English Turkish

adj. tamponlanmış, sargılanmış, sarmalanmış; (Bilgisayar
bir dosya ile ilgili olarak) bekleyenler listesine alınmış (örneğin yazdırılacak olan projeler listesine vs)

SPOOLER : English Turkish

n. kuyruklayıcı, bekletici program, yazdırma komutlarını geçici bir depolama alanına yönlendirip mümkün olduğu anda yazdıran program (Bilgisayar)

SPOON : English Turkish

n. kaşık, kepçe, zoka, kaşık şeklinde balık yemi, aşık, golf sopası, divane

SPOON : English Turkish

v. kaşıkla almak, zoka ile balık avlamak, flört etmek, çıkmak, oynaşmak, zevzeklik etmek

SPOON BAIT : English Turkish

kaşık zoka, kaşık şeklinde balık yemi

SPOON BREAD : English Turkish

kaşık ekmek, et yemeğine bir meze olarak servis edilen pişirilmiş mısır ekmeği; kaşıkla yağa yatırıldıktan sonra kızartılan ekmek parçaları

SPOON FED : English Turkish

kaşıkla beslenen, şımartılmış, devletten teşvik alan, devletçe desteklenen (sanayi)

SPOON MEAT : English Turkish

lapa, ezme, bebek maması

SPOON OUT : English Turkish

kaşıkla almak, kaşıklamak

SPOON UP : English Turkish

kaşıkla almak

SPOON-FED : English Turkish

kaşıkla beslenen, yiyeceği kaşıkla verilen; şımartılmış, özgür olmayan, kendi başına hareket edemeyen

SPOON-FEED : English Turkish

tüm cevapları sağlamak, tüm yanıtları tedarik etmek, halihazırda üzerinde çalışılmış olan malzemeyi vermek, bir kimseye düşünmesini gerektirmeyecek şekilde ders vermek

SPOONBILL : English Turkish

n. kaşıklı balıkçıl, kaşıkçı balıkçıl

SPOONERISM : English Turkish

n. iki veya daha fazla kelimenin ilk harflerinin yerinin istemeden değiştirilmesi, tersinleyici hata, bir dil sürçmesi türü

SPOONEY : English Turkish

adj. (Argo) aptalca tutkulu ve duygusal, hassas, zevzek; salak, aptal, basit, sıradan

SPOONFEED : English Turkish

v. kaşıkla beslemek, şımartmak, nazlı büyütmek, üzerine titremek, desteklemek, teşvik etmek