Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPORTIVE : English Turkish

adj. sportmen, sporcu, oyuncu, şen, neşeli

SPORTIVELY : English Turkish

adv. sportif bir şekilde, canlı bir şekilde, enerjik bir şekilde; neşeyle, mutlulukla, mesut bir şekilde

SPORTS : English Turkish

n. spor

SPORTS ASSOCIATION : English Turkish

spor birliği, sporla ilgilenen insanların oluşturduğu grup

SPORTS CAR : English Turkish

spor araba

SPORTS CENTER : English Turkish

spor merkezi, spor salonu, içinde jimnastik ve başkaca pek çok sporun yapıldığı yer

SPORTS CLOTHES : English Turkish

spor giysileri, spor giyecekleri, spor karşılaşmaları sırasında giyilen giysi türleri

SPORTS COAT : English Turkish

n. spor ceket

SPORTS FAN : English Turkish

spor hayranı, spor karşılaşmalarına ve spor yayınlarına karşı özel ilgisi olan kimse

SPORTS GROUND : English Turkish

spor sahası, spor alanı, spor için kullanılan özel alan

SPORTS HALL : English Turkish

spor salonu, çoğunlukla spor karşılaşmaları için kullanılan kapalı jimnastik salonu

SPORTS ILLUSTRATED : English Turkish

esimli sporlar, profesyonel sporlarla alakalı çeşitli konuları işleyen haftalık Amerikan dergisi

SPORTS INSTRUCTOR : English Turkish

spor öğretmeni, spor eğitmeni, beden eğitimi öğretmeni

SPORTS JACKET : English Turkish

n. spor ceket

SPORTS MAGAZINE : English Turkish

spor dergisi, spor içerikli haftalık dergi

SPORTS OFFICER : English Turkish

spor subayı, beden eğitimi subayı, askerlerin beden eğitiminden sorumlu subay, spor alanında askerler eğitim ve destek sağlayan subay

SPORTS PROGRAM : English Turkish

spor programı, spor içerikli televizyon veya radyo programı

SPORTS REPORTER : English Turkish

spor muhabiri, spor eleştirmeni, spor karşılaşmaları eleştirileri yapan yazar veya yayıncı

SPORTS SECTION : English Turkish

spor bölümü, bir gazetenin spor ile ilgili konuları içeren bölümü

SPORTS SUPERPOWER : English Turkish

spor süper gücü, sporda süper güç, spor düzeyinde oldukça ileri olan ülke

SPORTSCAST : English Turkish

n. spor programı yayını

SPORTSCASTER : English Turkish

n. spor muhabiri

SPORTSFIELD : English Turkish

n. oyun alanı

SPORTSGEAR : English Turkish

n. forma

SPORTSMAN : English Turkish

n. sportmen, sporcu, centilmen, örnek kimse