English Turkish
SPONGER : English Turkish
n. otlakçı, bedavacı, beleşçi, asalak, süngerci, süngerci kayığı, kumaş nemeleme, kumaş nemeleme makinesi
SPONGIN : English Turkish
n. belli parazitlerin iskeletini oluşturan lifli sert protein
SPONGINESS : English Turkish
n. sünger gibi olma
SPONGING : English Turkish
n. süngerle silme, otlakçılık, başkasının sırtından geçinme
SPONGING DOWN : English Turkish
süngerle silme
SPONGING HOUSE : English Turkish
orçlular hapishanesi, borçluların konulduğu cezaevi
SPONGIOBLAST : English Turkish
n. spongioblast, bir embriyonun beyninde ve omuriliğinde bulunan ve sinir bağ dokusu hücresine dönüşme potansiyeli olan hücre (Embriyoloji)
SPONGY : English Turkish
adj. sünger gibi, süngersi, delikli, gözenekli, yumuşak
SPONSAL : English Turkish
adj. balayı, düğün, evlenme
SPONSION : English Turkish
n. kefalet, kefil olma, güvence verme, devlet adına yapılan taahhüt
SPONSOR : English Turkish
n. sponsor, maddi destek sağlayan kimse, para sağlayan kimse, hami, kefil, arka çıkan kimse, vaftiz babası, vaftiz anası
SPONSOR : English Turkish
v. finanse etmek, parasal destek sağlamak, arka çıkmak, desteklemek, kefil olmak, korumak, himaye etmek
SPONSORED : English Turkish
adj. sponsorlu, destekli, finansal yardımı olan, mali olarak destekli
SPONSORIAL : English Turkish
adj. arka çıkan, destekleyen, finanse eden, kefil olan
SPONSORSHIP : English Turkish
n. kefillik, destek, himaye
SPONTANEITY : English Turkish
n. kendiliğinden olma, içinden gelme, içten gelme, doğallık
SPONTANEOUS : English Turkish
adj. içten gelen, kendiliğinden olan, doğal, düşünmeden yapılan, çabuk büyüyen [bot.], otomatik olarak olan
SPONTANEOUS ABORTION : English Turkish
doğal çocuk düşmesi, çocuk düşmesi, düşük
SPONTANEOUS COMBUSTION : English Turkish
içten yanma
SPONTANEOUS GENERATION : English Turkish
cansızlık, cansızdan canlı oluşumu, dirimdışı türeme
SPONTANEOUS IGNITION : English Turkish
n. otomatik ateşleme, kendiliğinden ateşleme
SPONTANEOUSLY : English Turkish
adv. kendiliğinden
SPONTANEOUSNESS : English Turkish
n. içten gelme, kendiliğinden olma, doğallık
SPOOF : English Turkish
n. aldatma, dolandırma, kandırma, sazanlama, kafa bulma, makaraya alma, kafesleme
SPOOF : English Turkish
v. kandırmak, aldatmak, dolandırmak, kafeslemek, işletmek, sazanlamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani