Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPOKESWOMAN : English Turkish

n. sözcü kadın, konuşmacı kadın, başka bir kimse veya grup adına konuşma yapan kadın

SPOLIATE : English Turkish

v. yağmalamak, talan etmek, gaspetmek

SPOLIATION : English Turkish

n. gasp, yağma, talan, kanıtları yok etme

SPOLIATOR : English Turkish

n. gasp eden kimse, gaspçı, talan eden kimse, talancı, yağmalayan kimse, yağmacı, çalan kimse

SPONDAIC : English Turkish

adj. iki uzun heceli sözcükten oluşmuş (ölçü)

SPONDEE : English Turkish

n. iki uzun heceli sözcük

SPONDYL : English Turkish

n. omur

SPONDYLITIC : English Turkish

adj. spondilitik, spondilit (omur yangısı) ile ilgili; omur yangısı çeken

SPONDYLITIS : English Turkish

n. spondilit, omur yangısı

SPONDYLOARTHROPATHY : English Turkish

n. spondiloartropati, omurga eklem yerlerini etkileyen herhangi bir hastalık (Tıp)

SPONDYLOLISTHESIS : English Turkish

n. spondilolistez, (Tıp) bir omurun bitişik olduğu omurun üzerinde kayması

SPONGE : English Turkish

n. sünger, mayalı kabarık hamur, pandispanya, ayyaş, içkici, alkolik, asalak, otlakçı, beleşçi, uskunca fırçası

SPONGE : English Turkish

v. süngerle silmek, otlakçılık etmek, asalaklık etmek

SPONGE BAG : English Turkish

su geçirmez çanta

SPONGE CAKE : English Turkish

pandispanya

SPONGE CLOTH : English Turkish

n. gevşek dokunmuş yumuşak kumaş

SPONGE DIVER : English Turkish

n. süngerci

SPONGE DOWN : English Turkish

süngerle silmek, ıslak süngerle temizlemek

SPONGE FISHERMAN : English Turkish

n. süngerci

SPONGE FISHING : English Turkish

n. süngercilik, sünger çıkarma

SPONGE ON : English Turkish

sırtından geçinmek, otlakçılık etmek, parasını yemek

SPONGE ON SMB : English Turkish

v. parasını yemek, sırtından geçinmek

SPONGE OUT : English Turkish

süngerle temizlemek, yok etmek

SPONGE RUBBER : English Turkish

köpüklü kauçuk

SPONGE UP : English Turkish

süngerle suyunu almak, süngerle kurulamak, beleşe konmak, kurnazlıkla elde etmek