English Turkish
SPLURT : English Turkish
n. beklenmedik sıvı fışkırması, umulmadık sıvı taşması
SPLURT : English Turkish
v. fışkırtmak, sıçratmak, ince bir akım şeklinde fırlatmak (bir sıvıyı
SPLUTTER : English Turkish
n. tükürükler saçarak konuşma, konuşurken tükürükler saçma, öfkeyle saçmalama, saçma sapan konuşma, cızırtı, çıtırtı
SPLUTTER : English Turkish
v. tükürükler saçarak konuşmak, cızırtı yapmak, konuşurken tükürükler saçmak, çabuk ve anlaşılmaz konuşmak, boğulmak (motor), cızırdamak, çıtırdamak, mürekkep akıtmak, akmak (kalem), sıçramak, fışkırtmak, saçmak, sıçratmak
SPOD : English Turkish
n. (Bilgisayar) internette sohbet etmek için çok fazla zaman harcayan kimse; moron, eblek, zamanının çoğunu bilgisayar başında harcayan kimse
SPODE : English Turkish
n. Spode ailesi yada onların kurdukları fabrika tarafından tasarlanan ve yapılan porselen; bir soyadı; Josiah Spode (
1797) ve oğlu II. Josiah (
1827), İngiliz çömlekçiler
SPODUMENE : English Turkish
n. spodumen, lityum alüminyum silikat, önemli bir lityum kaynağı olan şeffaf ve genelde beyazdan sarıya çalan alüminosilikat mineral
SPOIL : English Turkish
n. yağma, yağma malı, ganimet, çalıntı mal, avanta, memuriyet (seçim kazanılınca), kazanç
SPOIL : English Turkish
v. bozmak, kaçırmak, nazlı alıştırmak, berbat etmek, tadını kaçırmak, dozunu kaçırmak, şımartmak, yüz verip şımartmak, mahrum etmek, yağma etmek, çürümek, bozulmak
SPOIL ONE'S APPETITE : English Turkish
v. iştahını kaçırmak
SPOIL THE APPETITE : English Turkish
iştahı kapatmak, açlığı bozmak, açlık halini bozmak
SPOIL THINGS : English Turkish
pişmiş aşa su katmak, içine etmek
SPOILAGE : English Turkish
n. bozulma, hasar, hurda kâğıt, bozulmuş şey
SPOILED : English Turkish
adj. berbat olmuş
SPOILED CHILD : English Turkish
şımarık çocuk, şımartılmış çocuk, aşırı pohpohlanmış çocuk
SPOILED HIM : English Turkish
onu şımarttı, onu pohpohladı
SPOILER : English Turkish
n. hava deflektörü, hız kesici kanat, uçak fren kanadı
SPOILING : English Turkish
adj. bozucu
SPOILING : English Turkish
n. bozma
SPOILING FOR A FIGHT : English Turkish
adj. kavgacı, kavga arayan, kavgaya susamış
SPOILING THE FUN : English Turkish
eğlenceyi bozma, iyi atmosferi bozma, iyi bir ortamı sona erdirme
SPOILS : English Turkish
n. kalıntı, artık, döküntü, avanta, memuriyet [pol.]
SPOILS SYSTEM : English Turkish
üşvet verme, rüşvet çarkı
SPOILS THE FUN : English Turkish
eğlenceyi bozar, iyi atmosferi bozuyor, iyi bir ortamı sona erdiriyor, iyi bir zamanı sonlandırıyor
SPOILSMAN : English Turkish
n. koltuk avcısı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani