English Turkish
TENTATIVELY : English Turkish
adv. deneme olarak
TENTER : English Turkish
n. gergi, gergef
TENTER : English Turkish
v. gergefe germek
TENTERHOOK : English Turkish
n. gergi kancası, gergef çivisi
TENTH : English Turkish
n. onuncu, onda biri
TENTH : English Turkish
adj. onuncu, onda bir
TENTH AMENDMENT : English Turkish
onuncu anayasa değişikliği, ABD Anayasa değişikliği (yargılamayla ilgili yönetim yetkilerinin doğrudan Federal hükümete verilmediği ancak münferit olarak eyaeltlerin sorumluluğunda bırakıldığını ifade eden)
TENTHLY : English Turkish
adv. onuncu olarak
TENTMAKER : English Turkish
n. çadırcı, çadır yapan kimse
TENTORIAL : English Turkish
adj. beyni çevreleyen bir zara ait (Anatomi)
TENTORIUM : English Turkish
n. beynin iç yapısı (Anatomi)
TENUIS : English Turkish
n. süreksiz ünsüz (k, p, t)
TENUITY : English Turkish
n. incelik, narinlik, nezaket, yumuşaklık, kıvam inceliği, seyrelti, seyreltilmiş durum/ortam; yetersizlik, kuvvetsizlik, kısıtlı olma, anca yetme, dayanıksızlık, çürüklük, zayıflık
TENUOUS : English Turkish
adj. ince, incecik, hafif, seyrek
TENUOUS INTERPRETATION : English Turkish
mantıksız yorum, hafif kaçan yorum, inanması güç yorum/çeviri
TENUOUSLY : English Turkish
adv. nazikçe, hassas bir şekilde, incelikle; önemsiz olarak, önem vermeden, değersizce, zayıf bir şekilde, kuvvetsiz veya dayanıksız bir şekilde
TENUOUSNESS : English Turkish
n. incelik, narinlik, yumuşaklık, kıvam inceliği, seyrelti, seyreltilmiş durum/ortam; yetersizlik, kuvvetsizlik, kısıtlı olma, anca yetme, dayanıksızlık, çürüklük, zayıflık
TENURE : English Turkish
n. kullanım hakkı, tasarruf hakkı, kira süresi, görev süresi, kullanma
TENURE OF OFFICE : English Turkish
n. görev süresi, hizmet süresi
TENURED : English Turkish
adj. kadrolu, daimi bir statüye veya pozisyona sahip olan ve ciddi bir kanunsuz eylem haricinde işten çıkarılması veya görevden alınması söz konusu olmayan, kullanma hakkına sahip olan
TENURED PROFESSOR : English Turkish
kadrolu profesör, daimi bir statüye veya pozisyona sahip olan ve ciddi bir kanunsuz eylem haricinde işten çıkarılması veya görevden alınması söz konusu olmayan profesör, yerinden oynatılamaz profesör
TENURIAL : English Turkish
adj. kullanma hakkına ilişkin; daimi bir statüye ilişkin (bir iş hakkında); sahip olma hakkına ilişkin
TENZIN GYATSO : English Turkish
n. (1935 doğumlu) Tibet'in 14'üncü Dalay Lama'sı, 1989 Nobel Barış Ödülü sahibi
TENZING : English Turkish
n. bir erkek ismi; Tenzing Norgay (
1986) Sherpa (Nepal'de Himalayalar'da yaşayan Tibetli halk) kaşif ve dağcı, Everest Dağı'nın zirvesine ilk ulaşan takımın bir üyesi (1953'te Edmund Hillary ile)
TENZING NORGAY : English Turkish
n. (
1986) Sherpa (Nepal'de Himalayalar'da yaşayan Tibetli halk) kaşif ve dağcı, Everest Dağı'nın zirvesine ilk ulaşan takımın bir üyesi (1953'te Edmund Hillary ile)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani