English Turkish
TO A STATE OF : English Turkish
-'ın durumuna kadar
TO A T : English Turkish
adv. tam, tıpatıp, tam olarak, aynen
TO A TURN : English Turkish
mükemmel, kıvamında
TO ADVANTAGE : English Turkish
yararlı şekilde, avantajlı biçimde
TO ALL APPEARANCES : English Turkish
görünüşe göre, görünüşe bakılırsa
TO ALL ETERNITY : English Turkish
adv. sonsuza dek
TO ALL INTENTS AND PURPOSES : English Turkish
tüm niyetleri ve amaçları ile, tüm içeriğiyle
TO AND FRO : English Turkish
aşağı yukarı, öne arkaya, ileri geri
TO AND FROM : English Turkish
ir noktadan diğerine, bir yerden diğerine
TO ANYONE : English Turkish
herkese
TO APPROVE OF : English Turkish
aynı fikirde olmak, onaylamak/desteklemek (bir kararı)
TO ASK FOR : English Turkish
istemek, talep etmek, aramak, bakınmak
TO BE : English Turkish
v. olmak, var olmak
TO BE A BEARER OF BAD NEWS : English Turkish
kara haber taşıyıcısı olmak, bir kimseye kötü sonuçlar getirmek, önceden haber vermek, belirtisi olmak
TO BE A BEARER OF GOOD NEWS : English Turkish
iyi haber taşıyıcısı olmak, iyi sonuçların habercisi olmak
TO BE AFRAID NOT TO BE ABLE TO HELP : English Turkish
yardımcı olamamaktan korkmak, yardım etme şansının olmadığından korkmak
TO BE ALL ATTENTION : English Turkish
tüm dikkatini vermiş olmak, kulaklarını açmış olmak, yakından ilgilenmek, dikkatlice dinlemek ve izlemek
TO BE AN AUTHORITY ON : English Turkish
- üzerinde otorite olmak, bir şeyde uzmanlaşmış ve usta olmak, belirli bir alanda uzman olmak, bir şey hakkında bilgi sahibi olmak
TO BE AROUND : English Turkish
n. etrafında olmak, yakın olmak, yanında yakınında olmak, civarında olmak
TO BE AWFULLY SORRY : English Turkish
son derece üzgün olmak, korkunç derecede üzgün olmak,
hakkında çok kötü hissetmek, son derece pişman olmak
TO BE BEHIND SOMEONE : English Turkish
ir kimsenin arkasında olmak, bir kimseyi desteklemek
TO BE BENT ON DOING SOMETHING : English Turkish
ir şeyi yapmaya meyilli olmak, birşey yapmaya karar vermek
TO BE BESIDE ONESELF : English Turkish
iyi ruh halini kaybetmek, sabrını yitirmek, tahammülünü yitirmek
TO BE BETTER OFF : English Turkish
daha iyi olmak, daha iyi maddi durumda olmak, gelişmiş düzelmiş bir finansal durum içerisinde olmak
TO BE BLIND TO ONE'S OWN DEFECTS : English Turkish
kendi kusurlarına karşı kör olmak, kendi kusurlarını görmemek, kendi zayıflıklarını görmemek, kendi kusurlarının farkında olmamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani