Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TO HAVE SEEN BETTER DAYS : English Turkish

daha iyi günler görmüş olmak, geçmişte daha iyi zamanları olmuş olmak; çok iyi bir şekilde veya durumda olmamak

TO HAVE SEEN SERVICE : English Turkish

hizmet etmiş olmak, askerliğini yapmış olmak, hizmet etmiş olmak (özellikle askeriyede); eski püskü olmak, yırtık pırtık olmak

TO HAVE THE BENEFIT OF THE DOUBT : English Turkish

güvensizliğin avantajına sahip olmak, puslu havadan faydalanmak, belirsizlik durumundan zevk almak, muğlak durumdan hoşlanmak

TO HELL IN A HANDBASKET : English Turkish

ir sepette cehenneme kadar, to point of complete ruination

TO HELL WITH HIM : English Turkish

cehenneme kadar , kahrolsun, cehennemde çürüyecek, cehennemde çürüsün

TO HELL WITH IT : English Turkish

cehenneme kadar yolu ver, onu unut, vazgeçtim, bıraktım

TO HER : English Turkish

adv. ona

TO HIM : English Turkish

ona

TO HIS HEART'S CONTENT : English Turkish

gönlü hoşnut olana kadar, istediği kadar

TO HIS LIKING : English Turkish

hoşlandığı gibi, ona cazip olacak şekilde, ona uygun

TO HIS REGRET : English Turkish

onun kederine karşı, onun için üzgün ve pişman olacak şekilde, onun üzüntüsüne karşı

TO HIS SATISFACTION : English Turkish

onun memnuniyetine göre, onu tatmin edecek bir şekilde, onun hoşnutluğuna göre

TO HOME : English Turkish

adv. eve

TO INFINITY : English Turkish

sonsuza kadar, ebediyen, süresiz olarak

TO INTEND TO : English Turkish

- için niyet etmek,
için tasarlamak,
için plan yapmak,
için ayarlama yapmak,
için düzenlemek

TO KEEP WELL IN HAND : English Turkish

kontrol altında tutmak, gözetim altında tutmak

TO KILL A MOCKINGBIRD : English Turkish

n. guguk kuşunu öldürmek, küçük bir Alabama kasabasında yetişkin adaletsizliği ve ırksal önyargılar üzerine 1960 yılında Harper Lee tarafından yazılan 1961 yılında Pulitzer Roman Ödülü kazanan roman; bu romanı temel alan 1962 yapımı film

TO LEEWARD : English Turkish

adv. rüzgâraltına doğru

TO LET : English Turkish

kiralık

TO LIFE! : English Turkish

Şerefe! (bir içki içilirken kadeh kaldırıldığında kullanılan selamlama)

TO MAKE A LONG STORY SHORT : English Turkish

uzun bir hikayeyi kısaltmak, kısaca, özetle

TO MAKE MATTERS WORSE : English Turkish

meselelri daha kötü yapmak, kötü bir durumu daha kötü yapmak, zor bir durumun daha korkunç olmasına sebep olmak

TO MAKE THE LONG STORY SHORT : English Turkish

adv. uzun lâfın kısası

TO ME : English Turkish

ana, bana göre

TO MY AMAZEMENT : English Turkish

şaşkınlığıma karşı, hayretime karşı