Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TO THE TICK : English Turkish

dakikası dakikasına, saniyesi saniyesine

TO THE TOP OF ONE'S BENT : English Turkish

doya doya, canının istediği kadar

TO THE UTMOST : English Turkish

son derece, alabildiğine, mümkün olduğunca, sonuna kadar

TO THE UTMOST OF MY POWERS : English Turkish

adv. gücüm yettiğince, gücümün sonuna kadar

TO THE VERY MINUTE : English Turkish

adv. dakikası dakikasına

TO THEE : English Turkish

pron. sana

TO THEM : English Turkish

onlara

TO THINK BETTER OF : English Turkish

daha olumlu düşünmek, birşey hakkındaki fikrini olumlu yönde değiştirmek

TO THIS EFFECT : English Turkish

o yüzden, o halde, öyleyse, bu durumda, demek oluyor ki

TO THIS END : English Turkish

adv. bu amaçla, amacıyla

TO TURN ONE'S BACK : English Turkish

sırtını dönmek, yardımına ihtiyacı olan bir kimseye sırtını dönüp uzaklaşmak

TO US : English Turkish

ize

TO WANT SOMETHING BADLY : English Turkish

fena halde istemek, tutku ile arzulamak, bir şeyi çok istemek

TO WASTE TIME : English Turkish

zaman harcamak, zamanı boşa harcamak, oyalanmak, geciktirmek, ağırdan almak, tamamlanmamış bir görevi yerine getirmeksizin zamanın geçmesine sebep olmak

TO WHAT DEGREE : English Turkish

ne dereceye kadar, ne ölçüde

TO WHAT END? : English Turkish

hangi sebeple?, ne için?, hangi sonuç için?, ne sebeple?

TO WHAT EXTENT : English Turkish

ne ölçüde, ne dereceye kadar, hangi dereceye kadar, ne kadar

TO WHOM IT MAY CONCERN : English Turkish

ilgiliye, ilgili makama

TO WIT : English Turkish

yani, demek ki

TO YOU : English Turkish

sana

TO YOUR HEALTH! : English Turkish

sağlığına, uzun yaşa, şerefe!, çok yaşayasın

TO-DAY : English Turkish

ugünkü, güncel, aktüel, cari, geçerli

TO-DO : English Turkish

n. panik, telaş, velvele (Gayrı resmi)

TOAD : English Turkish

n. karakurbağası, iğrenç tip

TOAD IN THE HOLE : English Turkish

hamur içinde pişirilmiş et