Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TOTSIE : English Turkish

n. (Argo) kız

TOTTENHAM : English Turkish

n. İngiltere'de bir şehir

TOTTENHAM HOTSPURS : English Turkish

İngiliz futbol kulübü

TOTTER : English Turkish

v. sendelemek, yalpalamak, sendeleyerek gitmek

TOTTER TO IT'S FALL : English Turkish

v. düşmek üzere olmak

TOTTER TO ONE'S GRAVE : English Turkish

v. yavaş yavaş ölüme gitmek

TOTTERER : English Turkish

n. düzensiz/değişken kimse veya şey

TOTTERING : English Turkish

adj. sendeleyen, sarsak

TOTTERING : English Turkish

n. sendeleme

TOTTERY : English Turkish

adj. sendeleyen, yalpalayan, sarsak

TOUCAN : English Turkish

n. tukan

TOUCH : English Turkish

n. dokunuş, tuş, dokunma, temas, fırça darbesi, rötuş, zerre, üslup, iletişim, incelik, duyarlılık, iz, yaklaşım, işaret, deneme, taç [fut.], elim sende oyunu, yakalamaca, para sızdırma, yolunacak kaz

TOUCH : English Turkish

v. dokunmak, ellemek, değmek, teğet geçmek, bitişik olmak, yetmek, kırmak, incitmek, etkilemek, para sızdırmak, temas etmek

TOUCH AND GO : English Turkish

son dakikada yetişmek

TOUCH AT : English Turkish

uğramak (limana)

TOUCH BASE : English Turkish

v. bir insanla temasa geçmek, bağlantı kurmak; görüşmek, iletişimi koparmamak; buluşmak

TOUCH BOTTOM : English Turkish

dibine dokunmak, dibe ulaşmak, zemine dokunmak; en alçak seviyeye ulaşmak

TOUCH CELLS : English Turkish

n. dokunma hücreleri, Merkel hücreleri, tüm omurgalı hayvanların bazı bölümlerinde ve deri üzerinde bulunan ve dokunma hissi ile ilişkili büyük oval hücreler (Friedrich Sigmund Merkel'in ardından isimlendirilen)

TOUCH DOWN : English Turkish

gol atmak (ragbi), konmak, yere inmek

TOUCH GROUND : English Turkish

toprak, kara

TOUCH LINE : English Turkish

taç çizgisi, sınır çizgisi, sınır çizgilerinin dışı (Spor)

TOUCH ME NOT : English Turkish

kınaçiçeği

TOUCH OF : English Turkish

-ın bir minik parçası,
ın küçük bir miktarı,
ın bir zerresi

TOUCH OF IRONY : English Turkish

ironi dokunurma, bir paradoksun bir miktarı, bir parça alay, bir parça iğneleme

TOUCH OF SALT : English Turkish

tuz zerresi, çok az miktar tuz, çok küçük miktarda tuz