English Turkish
TRANSFUSION : English Turkish
n. aktarım, nakil, kan nakli, ilham verme, esinleme
TRANSFUSIONAL : English Turkish
adj. nakille alakalı veya nakle ilişkin
TRANSGENDER : English Turkish
adj. karşı cinsin davranış veya görünüşünü sergileyen; cinsiyet değiştirmek için ameliyat geçiren; karşı cinsiyetin davranışlarını sergileyen bir insanla alakalı
TRANSGENDERED : English Turkish
adj. karşı cinsin davranış veya görünüşünü sergileyen; cinsiyet değiştirmek için ameliyat geçiren; karşı cinsiyetin davranışlarını sergileyen bir insanla alakalı
TRANSGENIC : English Turkish
adj. iki farklı genomun iki DNA segmentinin birleşmesi ile alakalı (Tıp)
TRANSGENIC ANIMAL : English Turkish
n. bir başka hayvandan bir gen taşıması için kasıtlı olarak üretilen hayvan
TRANSGRESS : English Turkish
v. günah işlemek, karşı gelmek, çiğnemek (emir vs.), aşmak
TRANSGRESS THE LAW : English Turkish
yasayı çiğnemek, yasaya karşı gelmek, bir suç işlemek veya yasadışı bir eylemde bulunmak
TRANSGRESSION : English Turkish
n. günah, ihlal, suç, sınırı aşma
TRANSGRESSIVE : English Turkish
adj. saldırgan, suç oluşturan
TRANSGRESSOR : English Turkish
n. ihlâl eden, günahkâr, suçlu
TRANSHIP : English Turkish
v. yükü aktarma yapmak, daha ileriye nakletmek için bir gemi tren veya konteynırdan bir diğerine taşınmak
TRANSHIPMENT : English Turkish
n. bir kargonun daha ileriye nakledilmesi için bir gemi tren veya konteynırdan bir diğerine yüklenmesi
TRANSIENCE : English Turkish
n. geçicilik, fanilik
TRANSIENCY : English Turkish
n. geçicilik, fanilik
TRANSIENT : English Turkish
n. kısa süreli konuk, geçici dalga
TRANSIENT : English Turkish
adj. geçici, süreksiz, fani, geçerken uğrayan
TRANSIENT LIFE : English Turkish
fani hayat, geçici hayat, gündelik hayat, dünyevi varoluş, şimdiki hayat
TRANSIENTLY : English Turkish
adv. geçici/fani olarak, kısa ömürlü, provisionally, şimdilik, geçici olarak, fani bir şekilde
TRANSILIENCE : English Turkish
n. bir şeyden diğerine nakil
TRANSILLUMINATE : English Turkish
v. onu muayene etmek için içerisinden güçlü bir ışık geçirmek (Tıp)
TRANSILLUMINATION : English Turkish
n. saydamlaştırma işlemi; (Tıp) diaphanoscopy, dokular boyunca ışık kullanarak bir organ veya vücut boşluğunun muayenesi (tıbbi araştırma için)
TRANSILLUMINATOR : English Turkish
n. vücudun bir parçası içinden ışık gönderen cihaz
TRANSISTOR : English Turkish
n. transistor, transistorlu radyo
TRANSISTOR TRANSISTOR LOGIC : English Turkish
entegre devrelerdeki transistörleri birbirine bağlama metodu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani