English Turkish
UNCOURAGEOUS : English Turkish
adj. cesur olmayan, yürekli olmayan, korkak, yüreksiz
UNCOURTEOUS : English Turkish
adj. kaba, saygısız, nezaketsiz, kibar olmayan
UNCOUTH : English Turkish
adj. hoyrat, kaba, görgüsüz, çirkin, tuhaf
UNCOUTHNESS : English Turkish
n. hoyrat olma durumu veya vasfı, kaba/görgüsüz/çirkin olma durumu veya özelliği, gariplik, tuhaflık, tanımamaktan kaynaklanan garip veya tuhaf olma durumu, beceriksizlik, acemilik, sakarlık
UNCOVENANTED : English Turkish
adj. taahhüt edilmemiş, garanti edilmemiş, söz verilmemiş, söz vermemiş
UNCOVER : English Turkish
v. açmak, örtüsünü açmak, ortaya çıkarmak, şapka çıkarmak
UNCOVERED : English Turkish
adj. açık, şapkasız, çıplak, örtüsüz, karşılıksız (çek)
UNCOVERED THE SECRET OF : English Turkish
-ın sırrını açığa çıkaran,
ın sırrını gözler önüne seren, ortaya çıkaran
UNCRATE : English Turkish
v. açmak, boşaltmak (kasaları veya kutuları)
UNCREATIVE : English Turkish
adj. yaratıcı olmayan, hayal gücü olmayan, orijinal olmayan
UNCRIPPLED : English Turkish
adj. sağlam, eli ayağı tutan, sakat olmayan, kötürüm olmayan, özürlü olmayan
UNCRITICAL : English Turkish
adj. eleştirmeyen, yorum yapmayan, eleştirici olmayan, kritik olmayan, tehlikesiz
UNCRITICALLY : English Turkish
adv. eleştirel olmayan bir tarzda, konu ile ilgili standartlara göre yargılamaksızın
UNCROSS : English Turkish
v. açmak (bağdaş), doğrultmak, çizgilerini iptal etmek (çek)
UNCROSSABLE : English Turkish
adj. çakıştırılamaz, kesişmesi imkansız, çaprazlanamaz; geçilmesi imkansız
UNCROSSED : English Turkish
adj. açık, çizgisiz (çek), çapraz olmayan
UNCROSSED CHECK : English Turkish
n. açık çek
UNCROWDED : English Turkish
adj. kalabalık olmayan, tenha; insanlarla dolu olmayan
UNCROWN : English Turkish
v. taçtan mahrum etmek, tahtından etmek
UNCROWNED : English Turkish
adj. taçsız, henüz taç giymemiş
UNCTAD : English Turkish
$WI_SOURCE:"UNCTAD (United Nations Committee of Trade and Development)$WI_FREQUENCY:33 $WI_POS:48 Birleşmiş Milletler ticaret ve kalkınma komisyonu, uluslararası ticaret ve ekonomik konularla ilgili Birleşmiş Milletler uluslararası komitesi
UNCTION : English Turkish
n. kutsal yağ, merhem, yağ sürme (vücut), yapmacıklı nezaket, sahte yakınlık
UNCTUOSITY : English Turkish
n. yapmacık olma özelliği, yağlı olma özelliği; düzgünlük, parlaklık, pürüzsüzlük, kayganlık
UNCTUOUS : English Turkish
adj. yağlı, yoğurulabilen, kaypak, yapmacık samimiyet gösteren
UNCTUOUSLY : English Turkish
adv. yapmacık bir şekilde; pürüzsüz bir şekilde, düzgün ve parlak bir tarzda
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani