Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UNTHINKINGLY : English Turkish

adv. düşünmeden, hesaplamadan, tartmadan; düşüncesizce, bencilce; acelece, dikkatsizce, pervasızca

UNTHOUGHT : English Turkish

adj. düşünülmemiş

UNTHOUGHT OF : English Turkish

adj. düşünülmeyen, unutulmuş, akla hayale gelmedik, umulmadık

UNTHOUGHTFUL : English Turkish

adj. düşüncesizce yapılan, düşünce ürünü olmayan, alelacele yapılan, düşünülmeden yapılan; düşünceli olmayan, düşüncesiz, pervasız

UNTHOUGHTFULLY : English Turkish

adv. düşüncesizce, düşünce ürünü olmayan bir şekilde, düşünmeden; düşünceli olmayan bir şekilde, düşüncesiz bir biçimde, pervasızca

UNTHOUGHTFULNESS : English Turkish

n. düşüncesizlik, düşünmezlik, dikkatsizlik, özensizlik, pervasızlık

UNTHREAD : English Turkish

v. ipten çıkarmak, ipini çıkarmak, açmak, yolunu bulmak

UNTHRIFTILY : English Turkish

adj. tutumsuzca, tutumsuz bir şekilde, verimsizce, verimsiz bir şekilde

UNTHRIFTY : English Turkish

adj. savurgan, tutumsuz, müsrif, verimsiz

UNTHRONE : English Turkish

v. tahttan indirmek

UNTIDILY : English Turkish

adv. dağınıkça, dağınık bir şekilde, düzensizce, düzensiz bir şekilde, düzenli olmayan bir şekilde

UNTIDINESS : English Turkish

n. düzensizlik, dağınıklık, pasaklılık

UNTIDY : English Turkish

adj. düzensiz, dağılmış, dağınık, pasaklı, derbeder, kılıksız, savruk

UNTIDY WOMAN : English Turkish

n. pasaklı kadın

UNTIE : English Turkish

v. çözmek, halletmek, açmak

UNTIEING : English Turkish

n. çözme

UNTIL : English Turkish

prep. kadar, değin, dek

UNTIL : English Turkish

conj. inceye kadar, kadar

UNTIL FURTHER NOTICE : English Turkish

yeni bildiriye kadar

UNTIL HELL FREEZES OVER : English Turkish

dünya tersine dönse bile olmaz, dünya tersine dönmeye başlasa bile olmaz, daima, ilelebet, sonsuza dek (ne olursa olsun gerçekleşmeyecek bir şeyi anlatmak için kullanılır
örneğin: "Dünya tersine dönmeye başlayana kadar bile çalışsa asla bir grupta şarkı söyleyemeyecek, çünkü onun müzik kulağı yok")

UNTIL HIS LAST MOMENTS : English Turkish

son anlarına kadar, ölene kadar, ölümüne kadar, ruhu bedeninden ayrılana kadar, hayatının son günlerine kadar

UNTIL NOW : English Turkish

u yana, şimdiye kadar, şimdiye dek

UNTIL RECENTLY : English Turkish

son zamanlara kadar, son günlere kadar, kısa bir süre öncesine kadar

UNTIL SATISFIED : English Turkish

adv. doya doya

UNTIL THE END : English Turkish

sonuna kadar, son zamana kadar, bitime kadar, bitişe kadar